An

|
Benim de kısa yazılarım olsun istiyorum artık. Ya da daldan dala atlayarak yazabilmeyi. Bir süre öncesinde Barış'lı Günler'e yazdığım bir yazıda bunun tadını almıştım. Dün gece yaşadıklarım, bu iş için biçilmiş kaftan.

Ansızın sıkıntıyla uyandım. Kabus falan görmemiştim. Barış'a bakmalıyım diye düşünürken yanımda olduğunu fark ettim. Ne zaman getirmişti ki eşim yanımıza? Ağladığını duymamış mıydım yoksa?
Mışıl mışıl uyuyordu. Kalktığım yere bir yastık yerleştirip doğruca salona gittim, neden bilmiyorum. Işığı açtım ve koltuğun üstünde parmak boğumu büyüklüğünde kalın bacaklı bir örümcek gördüm, zaten sadece onu gördüm. Sakince mutfağa gidip peçete aldım. Döndüğümde örümcek yerinden epey uzaklaşmıştı. Peçeteyi üstüne kapatıp tuttum. Götürüp çöpe attım. İçimdeki sıkıntı anında geçti. Yatağıma döndüm, oğluma sarılıp sabaha kadar huzurla uyudum.

Ben dün gece bu örümcek için mi uyandım?

9 yorum:

endiseliperi dedi ki...

aa ne tuhaf, çok ilginç, tüylerim diken diken oldu.ben d ebir keresinde bahçeli bir evde oturan bir arkadaşımda kalıyordum. ben elimi yastığın altına geçirerek uyurum. hiç adetim değildir, yastığın altına bakmak ama odaya girince doğrudan yastığı kaldırdım ve simsiyah bir akrep gördüm. böyle şeyler çok tuhaf, ne oluyor, nasıl oluyor, anlamı ne, hiç bilmiyorum.

sevgiler.

Butterfly dedi ki...

her yasanılan olaydan bır anlam cıkarma telası sadece ben de var sanırdım:) ben de dun gece ruyamda sedef desenlı ucları ıpekden yapılmıs bır tarak satın aldım sevdıgım bırısı ıcın, sonra gun boyu dusundum bu ruyanın bır anlamı olmalı dıye, sen de bu orumcegı bulmanın, gece uyanmanın bır anlamı olmalı dıye dusundugun gıbı... Kısa yazınca da yakısıyor:) sen yaz da, fark etmıyor:)

Derin Sularda dedi ki...

Sonunda çıktı oh yorumum gidecek:) Sema'cım aslında kendi blogumda da yazmıştım yüreğim hop etti bir an evde bir bebek olmasından galiba, bu arada altıncı hissin de kuvvetli olmalı diye düşünüyorum...

Geveze Kalem dedi ki...

Sevgili Endişeli Peri,
Valla yorumunu okuyunca asıl benim tüylerim diken diken oldu. Örümcek neyse de akrep fena!
Bizde müstakil olmasa da yer yer yabani yer yer düzenlenmiş bahçesi olan az katlı bir apartmanda oturuyoruz. Yaz sonları en büyük korkum akreplerdir. 2005 yılındn bu yana yanılmıyorsam 6 tane akrebi cennete göndermişliğim vardır. Ama insan alışıyor biliyor musun? İlk başlarda çığlık çığlığa bağırır, öldürene kadar akla karayı seçerdim. Sonra bir gün fark ettim ki ben ondan epeyce cüsseliyim.(!)Ayağımla dokunsam yayılacak zemine. O günden sonra daha soğukkanlı oldum. Oğlumun yerde emeklemeye başladığı dönemler korkularımın zirve yaptığı dönemlerdi. Biraz 'secret' uygulayarak, bir daha evimize akrep girmeyeceğine kendimi inandırdım. O günden beri hiç görmediğimi söylemeliyim.;-)
Sevgiler...

Sevgili Butterfly,
Şahane bir rüya görmüşsün. Ben rüyalarımda detayları görmeyi çok severim ve anlatmayı da, anlatılmasını da.
Psikolojiyle daha sıkı ilişkiler içinde olduğum dönemde, rüyalarımızın, bilinçaltımızın bizlere sunduğu çok keyifli bir oyun olduğunu öğrenmiştim. Gördüğüm tüm rüyaları, iç sesimi anlamak yolunda açılımlarını yapıyor, içimdeki beni daha iyi tanımaya başlıyordum.
Yıllar önce izlediğim ve yakın zaman önce tekrar izlediğim, başrolünde Gwyneth Paltrow'un oynadığı 'Sliding Doors'(Rastlantının Böylesi adıyla oynamıştı)filmi, benim her zaman düşündüğüm bir meseleyi konu ediyor. İzledin mi bilemiyorum ama kısaca bahsedeyim; kadının treni kaçırması ve yakalaması arasında sadece 1 saniye fark vardır ve o 1 saniyenin hayatında ne gibi büyük farklar yaratabileceğinin öyküsü üzerine yapılmış bir filmdir.

Yani ben o örümceği öldürmeseydim belki ertesi gün Barış'ın bir taraflarını ısıracaktı.:)
Sevgiler...

Sevgili Dilek'ciğim,
Altıncı hissimin kuvvetli olduğunu söyleyebilirim. Mesela her gün bu konuda oynadığım en basit oyun şudur; bilgisayarımı her açtığımda mail kutumda yeni kaç mesaj olduğunu uzun bir süredir şaşırdığım olmamıştır. Bu sadece 2 mail olsa da 17 mail olsa da rahatlıkla tahmin edebiliyorum.:)
Sevgiler...

Unknown dedi ki...

Gevezecim,

yatağa ziyarete gelmeden bakmışsın icabına.Bende de olur böyle şeyler bazen,hatta bir ara rüya görmekten korkar olmuştum.Bu yaz bizim evde de bir kertenkele görmemle saçlarım dimdik olmuş,eşim ilaçlama firmasını ararken mutfakta da bir çiyan görmüş ve bavulumu toplamaya başlamıştımki ev ilaçlandı.Iyyk...

Aslı dedi ki...

Büyülü Kalemim,
Kısa ya da uzun farketmiyor aslında biliyor musun? Çünkü lezzeti hep aynı yazdıklarının; keyif verici, büyüleyici, tadı damakta bıraktıran... Sadece bir resimle bile bize neler neler yazıyorsun aslında?
Sen var ya... Bendeki yerin çok ayrı...
Gelelim örümceğe... Ya da ben hiç gelmeyeyim :( örümcek fobisi offf nasıl aldın onu ordan yaa...
"Mimleme yazına yorum yazmıştım ama sanırım yolda kayboldu kelimelerim :) Boşladığımı düşünme yani seni..."
Öptüm çok..

Geveze Kalem dedi ki...

Evrim e yuh yani, bir kertenkele için ev mi ilaçlanırmış?:) Ama pardon bir de çiyan vardı demiştin değil mi? Yahu ne gezer İstanbul'da çiyan? Korktum bak şimdi, ya bize de gelirse?:S

Sevgili Aslı,
Beni çok onurlandırıyor sözlerin ama bu beğeninin nedeni aramızdaki elektriktir kanımca. Yani keşke övgü dolu sözlerin kadar iyi yazdığıma inanabilsem. Beğenmediklerini de yaz olur mu? Yoksa hep iyi şeyler duymak geliştirmez beni.
Ben de senin daha sık güncellemeni isterdim. Her Allah'ın günü bakıyor, yeni yazı göremeyince hüsrana uğruyorum vallahi.:(
Sevgiler...

Cocukla Cocuk dedi ki...

Örümcek için uyanmışsın gerçekten, annelik mi? altıncı his mi? bizi nu tip durumlarda uyaran

Geveze Kalem dedi ki...

Anneliktir annelik!:)
Oğlum mışıl mışıl yatağında uyurken kulaklarımda bir an ağlayan sesi çınlıyor ve dakikası dolmadan başlıyor ağlamaya.:))Böyle bir şeyi önceden hissetmek bir tek annelerin başarabileceği bir şeydir herhalde.