Mektup

|
(Bu öykü, Öykü Atölyesi'nin Fotoğrafın Dili çalışması için yazılmıştır.)


Bu fotoğrafı hatırlıyor musun?
Çalışma masanı yasladığın duvardaki panonda asılı dururdu. Yıllarca üzerine tutuşturduğun her şey değişti de, bir bu fotoğraf değişmedi. Tuhaf, onca zaman görüp arkasına bakmayı hiç akıl etmemişim. Dün yine sana tarifsiz özlem duyduğum bir yalnızlık anında, aklımı oyalayan her tür düşünceden sıyrılıp, esir düştüm odanda, sen kokan eşyaların arasında. Giderken ıssız bıraktığın, ceza gibi emanet ettiğin bu odada hiçbir şey yerinden oynamadı bugüne kadar, biliyor musun? Tıpkı yerine olanca kuvvetiyle gömülmüş bu fotoğraf gibi. Baktım en nihayet, arkasında koca bir kapı varmış meğer, yıllar boyunca milim milim açılan.
"Bir gün güneşim yeni dünyada doğacak... O güne kadar zamanı donduruyorum. İlk hedef Yeni Dünya. Bekle beni Amerika!" yazmışsın kocaman harflerle.
Yarın doğum günün. Otuz yaşını dolduracaksın. Lise yıllarındaydın bu fotoğrafı panona astığında. O zamanlar okusaydım, gülüp geçecektim muhtemelen bu çocuksu, tutkulu arzuna.
Şimdiyse saygı duyuyorum. "Benim evladım bu, aklına koyduğunu yapan!" diyorum. Gurur duyuyorum, verdiğin son haberleri unutup. Hani yeni işinde rahatmışsın ya, sevgilin de varmış evlenecekmişsiniz. Hayat orada çok kolaymış hani. Çok renkliymiş... İnsana, emeğe saygı varmış hani orada. Benzin ucuzmuş, iş çokmuş, herkes özgürmüş hani... "Ben artık dönemem, başka yerde yaşayamam, burası oldu benim ülkem," demiştin ya hani...
Ne diyebilirim ki? Giderken sormamıştın, şimdi de sormuyorsun. Giderken 'gitme' diyememiştim, şimdi 'dön' diyemediğim gibi. Seni kararlarında hep özgür bıraktık. Keşke müdahaleci olsaymışız diyorum oysa şimdi.
Evlat! Senin güneşin artık orada doğacak, belli. Ama bilesin ki geride bıraktığın bu fotoğraftaki top, yüreğime düştü; günden güne daha da yakıyor içimi. Daha kaç doğum gününü sensiz kutlayacağız bilemem. Ama sen artık burada bir odan olmadığını bil! Eskici eşyaları taşırken yazıyorum bu mektubu. Baban gözyaşları içinde vedalaşıyor kapıda eşyalarınla.
Belki dedim, belki bu fotoğraf sende saklı kalsın istersin. Her eline aldığında, bize bıraktığın ateş topunu hissedersin.
Doğum günün kutlu olsun evlat! Bu fotoğrafı bizden sana doğum günü hediyesi olarak kabul eder misin?
Sevgiler,
Annen

12 yorum:

nt dedi ki...

Bir annenin/babanın yaşayacağı hüzünlü bir olayı çok güzel kaleme almışsın. Duygulandırıyor insanı. Devamı gelse de oğul dönse, özürdilese mutlu bitse olmaz mı :)

Seda C. dedi ki...

dogum gunume 2 gun kala aglattin beni...

sessiz balik dedi ki...

hissetmeden hisseden
ve bunu yazan
onu okuyunca bize de hissettiren

düğümlendi bişey
evet.

Geveze Kalem dedi ki...

Ah Sedacığım, sen de beni üzdün şimdi.:( Yazarken hiç aklımda yoktun halbuki. Valla özür dileyeceğim ama bilerek yapmadım. Ve bunu bildiğinden eminim. Ne bileyim en uzak yer Amerika gibi geldi bana. Bir de aşk, sevda kokan bir şeyler yazmamayı isteyince bu çıktı. Bu arada bahaneyle doğumgününü öğrenmiş oldum.:) İkizler burcu bloğuna yazmamıştın. İnşallah öyküdeki gibi 30'una basmıyorsundur sen de.:P
Üzdüğüm için tekrar özür diliyorum ve erken bir doğum günü öpücüğü gönderiyorum.:)

Özlemciğim, günlerdir sana mail atmaya çalışıyorum.:) Bugün artık tamam bir an önce yaz ve gönder dediğimde, bu kez de barış uyandı. Asss sooonraa;-)

NT, muhtemelen gerçek hayatta o oğul hiç gitmeyecek.:) Bu öykü bana ders oldu, izin vermeyeceğim oğluma.:P
Bence devamında oğul dönerdi ama kalır mıydı bilmem.:)
Sevgiler...

Seda C. dedi ki...

yok yok uzulme, cok guzel anlatmissin o kadar. Ben universitedeyken annem korkardi Amerika'ya gidecegim bir daha da donmeyecegim diye. Yillar sonra gidecegimi duydugunda da ayni seyleri hissetti biliyorum, ama ben hic sormadim gideyim mi diye senin anlattigin gibi. Ozgur ve kendi kararlarini alan cocuklar yetistirmenin odulu mu bu? Insan bunlari gencken dusunmuyor ya da oncelik vermiyor. Ya da anne olunca mi anliyor hep denildigi gibi?

Meltem dedi ki...

Benim yüreğime o topu gerçekten düşürdün şimdi. Oğlum daha 15 inde ama Amerikada okumayı hedef koydu kendine. Gitme kal diyemezsin gidince dön diyemezsin. Hikayen o kadar gerçekçi ki sahi kuzum bunları hissetmeden nasıl yazabiliyorsun??? Yetenek bu demek ki. Tebrik ederim.

Derin Sularda dedi ki...

Sema valla benim de içime oturdu bu satırlar...

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Sabah sabah hüzünlendirdin yine...
Sevgiler

Geveze Kalem dedi ki...

Sedacığım, annem babam beni böyle bir karada engellemeye kalksaydı, ne kadar dikkate alırdım bilemiyorum. Şimdi de bol keseden oğluma asla izin vermem diye atıp tutuyorum ama çok iyi biliyorum ki o vakit geldiğinde gıkımı çıkaramayacağım.:) (Haydaa, sanki gerçekten gidecekmiş gibi konuşuyorum.:P)
Sevgiler ve tekrar tekrar nice mutlu yıllara...

Sevgili Meltem, öncelikle 15 yaşında bir oğlun olduğunu duyunca şok olduğumu belirtmeliyim.:) Seda'ya da yazdığım gibi, yapabileceğimiz çok bir şey yok; gideceklerse gidecekler. Yeter ki kendilerine iyi baksınlar, sağlıklarını ihmal etmesinler, kötülüklerden korunabilsinler... Başka ne isteriz ki...
İyi yazı yazabiliyor muyum bilmem ama iyi bir empati becerisine ve hayal gücüne sahip olduğumu söyleyebilirim. Çok saçma gelecek belki sana ama bazen 'ya şu şöyle olursa?' diye düşündüğüm bir şey yüzünden saatlerce ağlayabilirim.:)))
Oğlunla mutlu bir ömür dilerim...

Yıldızım Yağmurum, oh olsun sana, sen de vaktiyle çok oturttun satırlarını içime.;-)

Ayşegülcüğüm, bu yazı sabah sabah okunur mu yahu?:) Gerçi her sabah gazete okuyan insanlara bu acı devede kulak kalır değil mi?;-)
Sevgiler...

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Aaaa ne işleri varmış Amerika'larda. Kırsınlar bi taraflarını otursunlar oturdukları yerde.:) Yahu yapma bunu lütfen.:) Bak şimdi gözümün önünde büyük sıpamın elinde valizi hava alanına girişi, benim odasına girip eşyalarını koklayıp ağlayışım geldi de, haydi bil bakalım şu anda ne yapıyorum ben.:)

Çok güzel bir mektup bu Sevgili Sema, yazan kalemin dert görmesin.

Sevgiler...

Geveze Kalem dedi ki...

Bil bakalım böyle bir durum gerçek olsa ben ne yaparım.:))

Ebruli dedi ki...

"Fotografin Dili" calismasi icin yazdigin bu oykunu, okuma firsatim olmamis ya da gozden kacirmisim...

Cok guzel, cok anlam yuklu ve duygulu bir oyku olmus...

Kalemine, yuregine saglik...