Kan

|
Bir koltuğa oturtuyorlar beni. Ucuna ilişiyorum, sol kolumun içi tavana bakıyor.
"Arkanıza yaslanın, rahat olun," diyor beyaz önlüklü adam.

"Bu şartlarda pek mümkün değil benim için," diyorum. Gülümsüyor hazırlıklarını yaparken. Belki gülümsemesinin rahatlığıyla yaslanıyorum arkama, yumuşak deri bir koltuk, tek kişilik ama gereğinden fazla geniş. Yarı yatar gibi olduğumu fark edip, doğruluyorum yeniden. Her zamanki gibi tedirginim. Çocuk muyum ben? Niye iğneler bu kadar korkutuyor beni? Bir keresinde, tedirginliğimin nelere sebep olduğu geliyor hemen aklıma; o ince soğuk demirin bedenime adım adım yaklaştığını gördüğüm her saniye, zihnim karanlığa yol alıyordu. Koşuşturma hatırlıyorum çevremde, "nabız alamıyorum!" diyordu telaşlı bir ses. Uygulanan maddeye karşı bir tepki olduğu düşünülüyordu. "Yok yok, sadece korktum," diyordum içimden, dilim çözülemiyordu. Nitekim kendime geldiğimde anlaşılıyordu sebep ve ufak çaplı bir 'dalga'ya malzeme oluyordum; "Aaa, çocuklar bile bu kadar korkmuyor, ödümüzü koparttınız!"

Sol yanımdaki beyaz önlüklüyü süzüyorum çaktırmadan, eğer yine aynısı olursa o da dalga geçer mi acaba benimle?

Hazırlıklarını tamamlıyor, kafamı aksi yöne çeviriyorum, oyalanacak bir şeyler bulmam gerek. Venge kaplama dolap, kapakları arasına düzgün yerleştirilmemiş bir çantanın sapı sıkışmış, temiz bir lavabo, az önce kullanılmış olmalı, yüzeyinden hâlâ su damlaları kayıyor, beyaz duvarda Claude Monet'ye ait değerli bir resmin, çerçevelenmiş kötü bir kağıt baskısı, yaklaşık 30 derecelik bir açıyla eğilmiş, beni sinir ediyor... Oyalanamıyorum.

Soğuk pamuk sıvazlıyor kol içimi. Sanki "rahat" pozisyondayken, "haz'rol!"a geçmeden önce gelen "dikkat!" gibi. Çelik teller gibi geriliyor tüm bedenim. "Sıkmayın kendinizi," diyor beyaz önlüklü. Nasıl anladı? Soğuk soğuk terliyorum. İğne dayanıyor tenime, kalbim düzensiz çırpınışta ve zınk!

Bitti!

Artık sakin bir birliktelik halinde etimin bir parçasıyla ince tel. Ve içim dışıma hücum ediyor şimdi. "Açın avcunuzu," diyor beyaz önlüklü. Kopkoyu, kıpkırmızı kan kalbimin her atışıyla boşalıyor şeffaf tüpe.

Utanıyorum.

Çünkü içimdeki en bana ait 'ben', sanki yitiriyor yalnız bana aitliğini. Ben 'kan' oluyorum, kan ruh, ruh kırmızı... Koyu kırmızı. İçim yalnız koyu kırmızı. İçim koyu. İçim kopkoyu...kırmızı...

İnce, soğuk, çelik iğneleri neden sevmediğimi anlıyorum. İçimi, gerçeğimi, izinsiz ve düzensiz dışa salıyor bu iğneler. Oysa ben içimi yalnız, kendi isteğimle, kelimeler giydirip, süsleyip, püsleyip, seçtiğim renkte, amaçladığım duyguda, plânladığım hızda akıtmak istiyorum ikinci dünyaya.

Şimdi o bir tüp kanı tahlil edince neler çıkacak kim bilir? Benden izinsiz neler anlatacak o bir tüp kan? Bakan göz yalnız lökosit, lenfosit, glukoz, kolesterol okuyacak. Oysa gören göz eğer isterse bu değerlere bağlı olarak neler neler okuyabilir... Ben değil, kanım anlatacak.

Yoksa ben anlatmazsam 'koyu kırmızı içim'i kim, nasıl anlayacak...

.

12 yorum:

Goddess Artemis dedi ki...

Geçmiş olsun! Kan vermek zor iş. Ya bir rahatsızlığınız vardır ya da bir yakınınızın ihtiyacı. Babam için kan ararken öğrendim bunu.

Umarım acil ya da önemli bir sorun yoktur. Eğer kan gerekirse, "ben buradayım!" demek istedim bir de.

Butterfly dedi ki...

Neler oluyor yaa çok meraklandım şimdi:( geçmiş olsun, o koyu kırmızı için şeffaf ve ak olarak çıksın. sevgiler

Geveze Kalem dedi ki...

Sevgili Artemis ve Butterfly, endişe edecek bir şey yok, sıradan bir check up!;-)

Artemis, umarım baban şimdi çok iyidir ve umarım beni sabahın 5:45'inde ağlatan bebek de sağlıkla yaşamını sürdürüyordur.

Sevgiler...

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Benim Oğuzum da bunun için mi kan aldırırken çok sinirleniyor acaba. Bak şimdi bu güzel yazı, derin düşüncelere gark etti beni.:) Geçmiş olsun, eminim tertemiz bir koyu kırmızıdır.:)

Kremali'nin annesi dedi ki...

Geveze Kalem, ne hossunuz! Bir kan verme hikayesi ancak bu kadar ozel ve guzel anlatilirdi!

Ah keske rahmetli babacigim hayatta olsaydi da sorsaydim, beyaz onluklerini giyip de kanini aldigi hangi hasta boyle hikaye dolu gozlerle bakmistir o soguk sevimsiz igneye ve de tupe akan kirmizi benligine:(

Sevgiler...

PS: Ve evet, ben de ne sinir olurum yamuk asilmis kotu tablolara!

Goddess Artemis dedi ki...

Sevgili Geveze Kalem,

Babam şimdi, deyim yerindeyse, "domuz gibi"! Bebeğin de babamdan önce iyileşip, taburcu olduğunu duyduk. :o)

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Yine mi?
Kaç yaşına gelirsen gel bitmeyecek bu enjeksiyon korkun.

Pilli Petro dedi ki...

ya feci güzel bi yazı olmuş basit bi akn verme olayı ne kadar derinlikte ve incelikte anlatılmış.

umarım herşey yolunda çıkar.

Geveze Kalem dedi ki...

İncegül, oğlumun Oğuz abisini şimdi bir kat daha sevdim.:)) Ama bence o korkuyu erkekliğe yediremediği için sinirleniyor olabilir.;) İkinize de sevgiler...

Ayşe Şule, babana rahmet diliyorum. Doktorlar çok daha derin bakıyor olmalı bu meselelere.
Of bu yamuk asılmış tablolar :( Aklıma hemen Müjdat Gezen geliyor, bu konuda çoook ciddi bir takıntısı varmış ve bir gün bir arkadaşı kendi evinin penceresinden karşıdaki camiiyi göstermiş, minaresi yamukmuş!:)))Arkadaş kazığı diye buna derler herhalde.:))

Artemis, iki haber de beni çok sevindirdi.:) Bilgilendirdiğin için sağol. Babana çok geçmiş olsun.

Anneciğim, can çıkar huy çıkmaz bilirsin.;-)

Bekriya, beğenin için çok teşekkür ederim. Turp gibiyim.;-)

s. dedi ki...

canım öncelikle geçmiş olsun, sıradan bir tetkik olduğunu okudum yorumundan sevindim. ama inan benim yaşadıklarımı bir insan bu kadar anlatabilirdi. küçüklüğümden beri çok iğne olduğumdan sürekli kaçardım, bir iğne yapılana kadar beni tutup oturtmak zorunda kalırlardı. şimdilerde ise tıpkı senin gibi başımı diğer tarafa çevirerek durumu kurtarmata çalışıyorum...ama bir gün öncesinden karnımdaki ağrılarla boğazımın düğüm düğüm olmasına engel olamıyorum (başından uzun dönem hastane ve ameliyat macerası geçen bir insan için çok komik kalıyor, biliyorum)

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Yazını okurken bile fena oldum. İğneden bende neden bu kadar korkuyorum bir türlü çözemiyorum. Bu konuda bayağıda komik hikayelerim vardır...Sevgiler

Cocukla Cocuk dedi ki...

Geçmiş olsun, umarım her şey normal çıkmıştır tahlil sonuçlarında.
Bende çok korkuyorum kan aldırmaktan, aşı olmaktan. geçmiyor bir türlü. Çocuğumla ilgili bir durum olduğunda eşimle gidiyorum destek,kendime dayanamıyorum O'na tahlil yapılırken daha kötü oluyorum.