Yazıyorlar. Çünkü...

|

Fransız Liberation Dergisi, dünyanın önde gelen yazarlarına ve şairlerine, "Niçin yazıyorsunuz?" sorusunu yöneltmiş. Birçok yazar ve şairin yanıtlarından, kendimce önemsediğim cümleleri not aldım.

Gariel Garcia Marquez

"Dostlarım beni daha çok sevsin diye."

Necip Mahfuz

"En basitinden okunma arzusu."

Norman Mailer

"Bence bu soruya verilmiş en iyi cevap, sizin Fransız yazarınız Jean Malaquais'ye ait. (...) Çünkü bu benim için gerçeği keşfetmenin tek biçimi."

Milan Kundera

"Yazmak tersini söyleme zevkidir. Herkese karşı tek başına olma mutluluğu, düşmanlarını kışkırtma ve dostlarını kızdırma zevki."

Philippe Soupault

"Çünkü eğlendiriyor beni."

Michel Tournier

"Bu soruya Balzac şöyle cevap vermişti: Zengin ve ünlü olmak için. Bazıları da muhakkak şöyle cevap vereceklerdir: Çünkü bu, ruhsal dengem için gerekli bir şey ve yayımlamam gerekmese bile yazardım. İşte iki uçta iki cevap. Bense şöyle söyleyeceğim: Okunmak için."

Italo Calvino

"Bilmediğim şeyleri öğrenmek için yazarım."

Alberto Moravia

"Niçin yazdığımı bilmek için yazarım."

Carlos Fuentes

"Çünkü bu yapmayı bildiğim ender şeylerden biridir."

Henrich Böll

"Yazmak her şeyden önce bir şey yaratma arzusudr yalnızca."

Graham Greene

"Zorunluluktan. Bir çıban çıktıysa, olgunlaştığında sıkarım."

Friedrich Drrenmatt

"Bu, soruların en zoru. O kadar zor ki, hep bir şakayla cevaplanır. Yazıyorum çünkü ressam değilim. Bu benim için garip bir soru; kırmızı bir balığa "Niçin yüzüyorsun?" diye sormak gibi bir şey. Yazıyrum çünkü yazarım. "Para kazanmak için," de diyebilirdim ama daha kolay para kazanılabilen başka meslekler var. O zaman soruyu şöyle soralım: "Niçin bu kadar zor bir iş seçtim?" Bilmiyorum. Çünkü bu bir tutku. Yazarken bir felaketle karşı karşıyayımdır, hep bir amatör olduğum, yazmayı bilmediğim, Almancayı bilmediğim, hiçbir imgelem gücümün olmadığı, bir boşluğun karşısında olduğum duygusuna kapılmışımdır. Ama bir tutku bu."


Salih Bolat, Ece Korkut'un bu çevirisini "Öykü Yazma Teknikleri" adlı kitabında kullanmış. Dönüşümlü olarak okuduğum Marguerite Duras'ın "Yazmak" adlı kitabında da yazar bu soruyu kendine yönelterek şu yanıtı vermiş: "İstediğimi istediğim kadar söyleyeyim, insanın neden yazdığını ve nasıl olup da yazmadığını hiç bulamayacağım. (...) Yazmak, konuşmamaktır da. Susmaktır. Sessiz çığlıklar atmaktır.(...)"


Bütün bu seçtiğim cevapları şöyle bir hallaç ettiğimde kendi yanıtımı buluyorum.

Ya siz, siz niçin yazıyorsunuz?






28 yorum:

Goddess Artemis dedi ki...

Bazen sıkıldığımdan, bazen sıkıntımı yok etmek için. Bazen sevincimi, neşemi paylaşarak çoğaltmak; bazen üzüntümü, hüznümü azaltmak için.

Adsız dedi ki...

Nefes alıp vermek benim için...
Soluklanmak..unutmak...yaşamak...
pislik dünyadan başka bir boyuta geçmek...insanlara ve kendime mesaj
vermek..ANCAK ANCAK YAZARLAR TOPLUMA DA ÖNCÜLÜK ETMELİ!!!
Bencil olmamalı..VEEEE KAFALARI
MADDİ AÇIDAN RAHAT OLMALI.Ama yine de bir çelşki var.NBAZIM HİKMET REFAH İÇİNDE OLSAYDI O HARİKA ESERLERİ ÜRTEBİLİR MİYDİ??bELKİ DE
SIKINTIDAN,ACILARDAN GELENLER DAHA İYİ YAZAR OLABİLİYO.Gerçekten bilemiyorum.şu an kafam çok karışık
iyi geceelr,eda

Pilli Petro dedi ki...

içimde birikip beni sıkıştıran ne varsa içimden atmak için yazıyorum.

geçmişi unutmak,geleceği planlamamak,bugünü görebilmek için yazıyorum...

sesli haykıramadıklarımı,atamadığım çığlıkları bastırmak için, kelimelerle dile gelsin diye yazıyorum..

ben bazen unutmak kolaylaşsın diye yazıyorum,pek çok kişinin aksine sürekli hatırlatma değil,içimden dökülen şeyler unutuluyo..

evet en doğru şey bu olsa gerek unutmak için yazıyorum...

bi de çenem düşük olduğundan olsa gerek yorumdan belli değil mi :))

Geveze Kalem dedi ki...

:)Ne güzel sebepler bunlar...:)

Artemis, bu işte doğru yanlış yok ve belki de sebebinin önemli olmadığı en yararlı eylemlerden biridir yazmak, değil mi? Ben de tüm bunların yanında senin sebeplerinle de paralel düşünüyorum. Ama bazen insan acılarından kurtulmayı yazarak bile başaramıyor. Sana ne zamandır uğrayıp, hayallerle ilgili mimini yanıtlaymayacağımı bildirecektim. Hatta az önce yine blogunu bunu yazmak için açıp, vazgeçerek kapadım. Bu konu içimdeki bazı acıların hâlâ sıcak olduğunu hatırlamama sebep oldu. O yüzden bu mimde affını rica ediyorum.:)
Sevgiler...(Oh be dedim en sonunda:))

Eda, yazmayı "Nefes alıp vermek gibi" gören birinin yazdıklarını da okumak isterdim. Keşke bir adresin olsaydı.;-)
Bence yazarın yaratım sürecini etkileyecek tek şey vardır; açlık! Açlıktan kastım sahiden aç olma durumu, midenin boş oması yani. O hayati bir öncelik olduğu için yazar yazılarına yoğunlaşacak düşünce gücüne sahip olamaz. Ama en önemlilerden gibi düşünülen zamansızlık, yazınsal süreç için gerekli olan şartlar (yalnızlık, sessizlik, huzur, ilham vs.) bence tamamen fasa fiso. Yazar öyle ya da böyle, yazmak istiyorsa tok olduğu her şartta yazar. Bence...;-)
Sevgiler...

Bekriya,
Bu çenesi düşüklük meselesi bana da uyuyor.;-)) Unutmak için yazman da kulağa hoş geliyor. Eskiyor yazınca değil mi, sönüyor...
Sevgiler...

kaldırımçocukları dedi ki...

çoğu zaman ruhumu kusturmak için yazıyorum. iyi geliyor =)

sufi dedi ki...

Açma-kapama düğmesi olmayan bir oluğa gelen suyu kesemezsiniz ki.O akar da akar hiç durmadan.Ancak oluğun ağzına, ucu yontulmuş kazık sokarlarsa belki susar.

Zenciörgüsu dedi ki...

konuşmaktan daha kolay,daha detaylı geliyor bana yazmak!Bir de vesile işte böyle güzel paylaşımlara:)

Geveze Kalem dedi ki...

Kaldırım Çocukları,
İyi geliyor sahiden.:)

Sufi,
Sen de Graham Greene gibi düşünüyorsun demek. Tek fark onun benzetmesinin biraz rahatsız edici olması.;-) Benim de çok beğendiğim bir yanıttı bu.

Nostatic,
Doğru, konuşmaktan daha kolay geliyor bana da. Paylaşımlara vesile olmasını da, blog yazmaya başlayıp çok değerli dostlar edinmeye başladığımda fark ettim.:)

Sevgiler...

etki alanı dedi ki...

Sözümün kesilmediği tek yer olduğu için yazmayı seviyorum Sema'cığım.Düşüncelerimi yazdığımda,itiraz yok,hayır yok,evet yok.Bazen onaylayan ses bile fazla gelir bana...Kendi kendime konuştuğum tek yerdir,kağıt üzerine gelişigüzel karalanmış kelimelerim...Kızgınlığımın ya da kahkahalarımın hesabını vermeden,yazarım.Bazen yırtar atarım.Kimseye hesap vermek zorunda değilim.
Kalabalıkta bile Paylaşımlarımız sessiz değil mi bu blog dünyasında...?
Yazmak,benim için,dünyayı içine alan bir sessizlik,kavgasız ve gürültüsüz hali,yani HUZUR!

Ne güzel bir konu bulmuşsun...
Sevgilerimle,
TüTü

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Can yavrusu,
Konuşamadığım için,
yada konuşsam kim dinler ki? diye düşündüğümden ve beynimi boşaltmak için diyelim.

sibel dedi ki...

ben de cok konusmamak icin, ileri geri konusmamak icin yaziyorum :)yani yazmak gazimi aliyor diyelim :)

Geveze Kalem dedi ki...

Tütü, bu kadar güzel yanıtların geleceğini bilseydim, daha önceden yayımlardım bu postu.:)
Her bir yanıtta onaylayan ifadeyle başımı sallıyorum. Demek ne kadar ortak sebeplerimiz.
Sevgiler...

Anne, biz dinlemiyor muyuz?:)

Abla(ay Sibel diyeyim bari:P)
Sal sanala gitsin.:)))

Ebru Oğuş dedi ki...

ben çoğunlukla unutmamak için yazıyorum. bazen de aklımdakilerden kurtulmak için:-)

Primarima dedi ki...

Kimsenin kimseyi dinlemediği,dinlesede anlamadığı,anlasada umursamadığı bu hayatta yazmak en güzeli...kimse okumazsa diye bişey yok çünkü mutlaka bir yerlerde biri vardır, okur, ortak olur.Yazıyorum çünkü biliyorum birileri okuyacak...

lunawar dedi ki...

ne zaman dinlemeyi kestiler o zaman yazmaya başladım sanırım..
dinlendiğimi hissettiğimde yazmayı bıraktım..
sonra yine dinlemeyi bıraktılar yazmaya başladım..
okumasalar..
yazmazdım..
şimdi okumasalar bile sonra okuyacaklar..

ozgurruya dedi ki...

İstediğim zaman tayfun istediğim zaman ılıık bir meltem estirmek için :)

Geveze Kalem dedi ki...

Ebru,
"Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır," demiş Andre Gide. Seninki de çok soylu bir sebep.;-)

Ebru ve Rima,
Ben okunmadığım zamanlarda da, hatta okunmadığımı bilerek daha içten yazıyordum. Şimdi de okunmayan tüm yazılarımı dah özel bir yaklaşımla yazmaya devam ediyorum. Okunacağını bildiğim yazılarımın fren sistemi canımı sıkan bir unsur aslında. Yani senin tam tersin.:)

Lunawar, yazmak, her ne sebeple olursa olsun çok güzel. Çok değerli bir eylem benim gözümde. Öyle ki, bir kere bulaştıysan -ister profeyonel ol ister amatör- paçanı kurtarman kolay değil. Konuşmakla aynı kefeye konulacağını pek düşünmüyorum aslında. Hem düşün, tut ki kimse okumadı, yazmaktan vazgeçeceğin mi sanıyorsun?;-)

Özgür Rüya, (bilmece adam :))
Nerede?

ozgurruya dedi ki...

Tayfunla meltem iki ayrı ucu temsil ediyor. Bazen kendimde bazen bir başkasında ya da bir başka şeyde iyiyi, kötüyü, güzeli vs. yi göstermek için. Kendimi böyle daha etkili bir şekilde ifade edebildiğimi düşündüğüm ve hayatımda ve bazılarının hayatlarında bu sayede bir kımıldanma bir farklılık oluşturabildiğimi gördüğüm için yazıyorum. Ve daha bir çok sebep...

Geveze Kalem dedi ki...

Yazdıklarınla birilerinin hayatında farklılık yaratabildiğine tanık olman, bu işin en mertebeli ödülü olsa gerek.
Ama anafikir kaygısı olmadan da yazmak güzel bence.:)

Unknown dedi ki...

oley olleeyy, aylar sonra ilk kez bloguna girebildim oh bee:))
öptüm senii

Geveze Kalem dedi ki...

Evrimcim nasıl oldu bu yahu? Yoksa Çin, benim bloğum üzerindeki yasakları kaldırma kararı mı aldı?:P
Ben de çok öptüm...:)

Onur dedi ki...

Ben pek yazamıyorum. Ya da fotoğraflarla yazmayı tercih ediyorum

Geveze Kalem dedi ki...

Onur, ifade etmenin en pratik ve en etkili yollarından birini bulmuşsun kendine.:) Ya da o seni bulmuş.;-))

Sardunya dedi ki...

Okunmayı seviyorum. Ve de sosyalleşmek zorunda kalmadan konuşmayı;)

Brajeshwari dedi ki...

Bazen de mutluluğu çoğaltmak için yazarım.Bir çiçek açar içimde , herkesin koklaması için yazarım.. Topraklarıma fazladan tohum atarım böylece..

Midende taşlar birikir bazen.. Bazen de kafanda örümcekler.. Dolanıp dururlar..Ağırlık yaparlar..Geçmişinizden biraz ısırırlar, geleceğinizi tırmalarlar.. Onları özgür bırakmanın gerekliliğini bilirsiniz. Elinizde sadece şu an vardır. Çünkü özgür bırakmazsan, orada tanımsız çoğalmaya başlarlar.. Mutluluğuna, gününe, sevdiklerine bulaşır tanımsız korkuların,endişelerin..

Yazmak onları anlamak, neye benzediklerini tarif edebilmekle başlar.. Sözcüklerinizle ehilleştirirsiniz onları.. Sözcüklerinizle, anlarsınız kendinizi.. Aranızı yaparsınız onlarla ve kendinizle.. İçinizdeki aynaları birbirine çecirebilirsiniz böylece.. Aynı kaplumbağa terbiyecisi gibi, terbiye edersiniz... Ağırlıklarını tartarsınız taşlarınızın.. Örümcekler ayin yapmaya başlamıştır bir de.. Ayine sizde katılırsınız....Kelimelerinizin arasında tanımlanır, sökülür ve anlaşırsınız.. Son noktayı koyduğunuzda, biraz önce bulundukları yerde koca boşluklar ferahlatır sizi..Çıkmıştır, gitmiştir sizden ve kocaman bir boşluk yaratmıştır tam orada..O boşluğa güzel şeyler doldurabilirsiniz artık, dilerseniz..:)

Tabiat Ana dedi ki...

bazen bildiğim birşeyi paylaşmak, bazen sadece rahatlamak ,bazende sadece birbaşka ses duymak için yazıyorum.
Yazılanlarıda zevkle okuyorum.
Zevkle okuduğum birine bir ödül verdim gizli bahçeden gelip alırsa sevinirim ;)
sevgilerimle...

pigmelerle.dans.eden dedi ki...

Yazmak kitabi benim de sevdigim bir kitap. “Kitap yazan birinin, çevresindeki öteki insanlarla arasında her zaman bir mesafe koyması gerekir. Yalnızlıktır bu...” demis ya Duras kitabinda, ben yalnizliktan korktugum icin ya da burada biraz yalniz kaldigim icin yaziyorum galiba.
Paylasmak icin...
Sohbet edecek cok kisi varmis da onlara anlatiyormus gibi.
Onlar da bana yanit veriyormus gibi.
Yoksa yazmanin alternatifi kendi kendine dusunmek, bir yere kaydetmeden dusunmek bana sorarsan.
Her dusundugumu de yazamiyorum.
Ben bu isin icinden cikamiyorum :)

Geveze Kalem dedi ki...

Yazmanın alternatifi düşünmek... Bunun üzerinde biraz düşünmem gerekiyor sanırım. Ama bana alternatifinin ne olduğu sorulsaydı 'Çizmek,' derdim herhalde ilk anda. Her ikisi de düşündüklerini kendine saklamamanın, akıtmanın, paylaşmanın bir yolu.

Her düşündüğünü yazamamak da ne beter oluyor değil mi? Yani kaba bir tanım olacak belki ama miden ağzına gelmiş de yutmak zorunda kalmışsın gibi.;-)