Türkçe yok olmadan...

|
Bu gün Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nden, üye olduğum forum sayfası dolayısıyla bir e-posta aldım. Bunu buradan paylaşmak istiyorum çünkü giderek daha da rahatsızlık ve endişe duyduğum bir konunun doğru ifadeyle yazıya dökülmüş halidir.

Teknoloji ve Dil Teknoloji artık neredeyse hayatımızın bir parçası oldu. Cep telefonları , internet üzerinden yazışmalar , elektronik posta ve bunlar gibi bir çok şey hayatımızı son derece kolaylaştırıyor. Fakat hayatımızı kolaylaştırdığı gibi dilimizden de bir çok şeyi alıp g**ürüyor. Cep Telefonu Mesajları ve İnternet Yazışmaları Günümüzde insanların büyük bir kısımı ve özellikle gençler iletişimlerini cep telefonları ve bilgisayarlar ile birbirlerine gönderdikleri mesajlar ile sağlıyorlar. Çünkü bu güzel icat insanların iletişimini son derece kolaylaştırıyor. Fakat nedense insanlar bu güzel icadın yanlış kullanıldığında dillerinden bir çok şeyi alıp g**ürdüğünün farkında değil. 1. Sesli Harf Kullanılmıyor ! Herkesin başına gelen büyük bir sorun bu. Artık nedense mesajlarda sesli harf kullanılmıyor. Bize "Selam. Nasılsın?" yazması gereken arkadaşlarımız "Slm. Nslsn?" olarak bu işi geçiştirmiş oluyor. Bu hatayı yapan insanlar bunun büyük bir sorun olduğunu düşünmüyorlar. Çünkü onlara göre karşılarındaki ne demek istenildiğini anlıyor. Evet bu belki doğru olabilir. Karşınızdaki sizin ne demek istediğinizi anlayabilir. Fakat sürekli alışkanlık haline getirdiğiniz bu durum sizin bütün hayatınızdaki yazışmaları kökünden etkiliyor. 2. Yabancı Kelimeler İle İletişim Sağlanıyor Bu kadar zengin bir içerikte olan Türkçe sanki yetmiyormuş gibi bir de işin içine yabancı kelimeler giriyor. Dil öğrenmek kesinlikle çok güzel bir şeydir fakat iki dil birbirine karıştığı zaman aslında durum çok saçma bir hal alıyor. Örnek Mesaj Yeni aldığın ayakkabılar çok cool olmuş. Burada Türkçede bulunan bir çok kelimeyi kullanabiliriz. Örneğin "Yeni aldığın ayakkabılar çok güzel olmuş" veya "çok hoş olmuş" diyebiliriz. Fakat nedense bu hatayı yapan insanlar işin içine yabancı dil sokunca kendilerini kültürlü gösterdiklerini zannediyorlar... Dilim, oldu dilim dilim Dünyanın en zengin dillerinden birisi olan Türkçe ne yazık ki günümüzde adeta “soykırım”a uğruyor. Türk dilinin kilit noktaları , olmazsa olmaz kelimeleri yozlaşıyor , daha doğrusu yozlaştırılmak isteniyor. Yayılmakta olan televole kültürü , ağırlıkla batı kökenli kelimeleri yavaş yavaş Türkçe’nin içine yerleştiriyor. Bu kelimeler adeta birer bomba gibi , kullanılmaya başlandıkları zaman dilimizin zenginliğini yok ediyor, sömürüyor. Eğer bu tehdidin önlemi alınmazsa, pek yakın bir zamanda konuşabildiğimiz bir dil olmayabilir. Bir başka hususta, dış kaynaklı güç odaklarının basın yoluyla yabancı dil kökenli kelimeleri halka dayatmasıdır. Dayatması diyoruz çünkü kafamızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkan, millet olarak zihinlerimizi kuşatan bu güçler , televizyon programları , gazeteler vb. yayın organları yoluyla hem kültürümüzü hem de dilimizi köreltiyorlar. Sahip olduğumuz bir serveti adeta har vurup harman savuruyoruz. Türk dili, zengin bir hazinedir ama yağmalanmadığı müddetçe. Bizde bu konuda üstümüze düşenleri yerine getirmeli bizim varolmamızı sağlayan dilimize sahip çıkmalıyız. Unutmayalım. “Dil olmazsa il olmaz” Oktay Sinanoğlu Türkçemizin vahim durumunu anlatıyor Tuna SERİM "İnsanlar istedikleri dili öğrensinler, ama eğitim bir ülkenin kendi diliyle yapılır. Az bilenlerin hiç bilmeyenlere öğrettiği bilim, bilim değildir." diyor. Örnekler veriyor, milletlerin yabancı dille eğitim yaparak kimliklerini, bağımsızlıklarını nasıl kaybettiklerini, ama buna karşılık sömürgecilerin nasıl kazandığını anlatıyor. Ve bunları anlatan deha, yıllarını Amerika’nın en büyük üniversitelerinde hocalık yaparak, dünyada konferanslar vererek geçirmiş bir kişi. Yabancı dil öğrenmenin bu kadar revaçta olduğu, dil bilmeyenin ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü bir ülkede bu tür konuşma önce ters gibi geldi, sonra Alman, Fransız, İtalyan, İspanyol, hatta İsveç üniversitelerini düşündüm. Hiçbirinde kendi dillerinden başkası kullanılmıyordu. Bilim dilini(!) seçen bir biz kalmışız, anlaşılan.Başka dilden okutulan bir bilim dalı ülkenizde kullanılamadığı gibi Yabancı ülkelerde de ise yaramayacak, çünkü o dili daha iyi konuşanlar sizi geçecekler. O zaman ülkede bilim adamı yetişmeyecek, ülkeyi Başka ufuklara taşıyan kimseler de... Çünkü dil kullandırmak ülkenin sömürgeleştirilmesidir. Yabancı dili iyi konuşanlar isletmeci, borsacı olur. Bilim ve diğerleri o dili kendi öz dili olarak konuşanlara kalır. Bunlar Sinanoğlu'nun ileri sürdükleri. Sinanoğlu'nun en ilginç yaklaşımlarından biri de kendi ülkesinin Yabancı dille eğitim yapan bir üniversitesiyle ilgili anisiydi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde kuramları ile ilgili olarak verdiği konferansta ünlü bir profesörün yanına yaklaşıp kulağına "Burası ODTÜ, lütfen Türkçe değil, İngilizce konusun." dediğini anlatıyor.Oktay Sinanoğlu sabaha kadar konuştu. Ülkesinin geleceği için, Türk insaninin geleceği için. Çünkü dili kullanmamanın bir buçuk nesil sonra o milleti yok ettiğini gözleriyle görmüştü ve bunun Türkiye'ye uygulanmasını istemiyordu. Sabah kiminle konuşsam bana Sinanoğlu'ndan söz ediyordu. Amerika'da ve dünyada bilim dalında büyük hizmetler veren, Nobel'e aday olan Meydan Larousse'da söz edilen bir adam kendisini bilimden sonra ülkesinin geleceğine adamıştı.Bugün herkes onun söylediklerini ve bundan sonra yapacağını söylediği savası tartışıyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.Ülkenin durumu karanlık ama en azından onun gibiler, düşünenler, savaşçılar var. (Tuna Serim, http://www.internethaber.com/) KENDİN İÇİN TÜRKÇE KONUŞ !!! "Türkçe senin ana dilin! İlk öğrendiğin dil! Daha iyi ifade edemezsin kendini yabancı sözcüklerle! Boşuna inkar etme, en iyi Türkçeyi biliyorsun! Başka bir dile özenmek yerine; sahip çık kendi diline! Yerini tutar mı okuduğun güzel Şiirlerin, annenin sana söylediği ninnilerin, Ilk aşkından duyduğun “seni seviyorum”un? "Enternasyonal" demeyiver bu seferlik, "uluslararası"nı dene! Kendin için dene! Faydası olacak sana ve senden sonrakilere! İnan buna! Kalpten inan! Yüzyıllar boyunca konuşulagelmiş, çok ayrıntılı ve kusursuz bir dilbilgisine sahip olan bu dile saygı duy! Yabancılaşma kendine, kendi insanlarına... Konuşamadığında kendi halkınla, farkedeceksin içler acısı durumunu! Öyle bir dil yaratmışsın ki kendine İngilizce - Fransızca - Arapça... Ne sen anlarsın kendi insanını, ne o anlar seni... Ve kimse kimseyi anlamadığında, millet de kalmaz ortada, vatan da... Bu hayatının sonudur, kabul etmek istemesen de... Son bir şansımız daha var Türkçemiz için, insanlarımız için, Türkiye için Baştan "hoşçakal" diyerek başlayalım "bye bye" yerine..." -----------------------------------*v yerine f,w koymayalım (sefiyorum, sewiyorum - seviyorum)* k yerine q koymayalım (baq - bak)* sonekleri kısaltmayalım: seviom, yapion*s yerine z koymayalım (herkez - herkes)*Gereksiz kısaltmalar kullanmayalım, harflere doğru basarsak klavye elimize yapışmaz (slm - selam , nbr - nasılsın )Siz sevgili forum üyelerimizin Türkçe'mizi her zaman gerektiği gibi doğru kullanacağını biliyoruz.
Sanat ve sağlıkla kalın.
Site Yönetimi
Taner Tözün

5 yorum:

Derin Sularda dedi ki...

Ne kadar doğru ne kadar güzel ifade edilmiş. Durum cidden vahim, o kadar kaybediyoruz ki güzel dilimizin zerafetini saçmalığa dönüşüyor artık yazılar, konuşmalar. Ama beni asıl deli eden şey tabelalar, hadi ingilizce yazıyorsun onuda yanlış yazdırma bari Clas Oto, Paradies Gelinlik üstelik kime hitap ettiklerini de bir anlasam varoş sayılabilecek semtlerde okudum bunları.
Bende bu yazıyı izninle arkadaşlarımla paylaşmak isterim.
Sevgiler
Dilek

Geveze Kalem dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Geveze Kalem dedi ki...

Paylaşmandan memnunluk duyarım. Ne kadar çok kişiye ulaştırılıp bilinçlenme sağlanırsa o kadar iyidir.
Varoşlara gitmeye gerek yok; ulusal televizyonlarda, gazetelerde, internet ortamında hatta şu blog dünyasında bile Türkçe'yi katledenleri görebilirsin. Birkaç defa, 'lütfen, yazılarınızı yazarken yanınızda bir sözlük bulundurunuz,' diyesim geldi ama tatsız bir çıkış olacağını düşünüp vazgeçtim. Ben herhangi bir yazı yazarken bile Türk Dil Kurumu'nun internet sayfasını açıp, takıldığım kelimeler olursa sözlükten veya yazım klavuzundan bakıyorum. Her evde türkçe bir sözlük olması gerektiği gibi yazım klavuzunun, hatta atasözleri, deyimler sözlüklerinin de bulunması gerektiği görüşündeyim.

Adsız dedi ki...

Bu yazı benim açımdan da alıntıdır, birkaç yazının birleşiminden oluşmaktadır, forumda da zaten alıntı olduğunu belli etmiştim ama e-posta yollarken yazmamıştım, şimdi sanki yazı benimmiş gibi durduğundan rahatsızlık duydum, acaba yazının alt bir kısmına bir yere bir araştırma sonucu yapılan bir alıntıdır gibi birşey yazabilir misiniz? Bu arada bu konuda hassaslık gösterdiğiniz için teşekkür ederim.

Taner Tözün

www.myspace.com/tanertozun

Geveze Kalem dedi ki...

Alıntının alıntısı olmuş demek ki. :)
Şu an sistemimdeki bir aksama nedeniyle, yazıyı düzeltme amacıyla açmış olmama rağmen düzeltemedim. Ama en kısa zamanda bahsettiğiniz doğrultuda not ekleyeceğim.
Yine de böyle bir alıntılar yazısı oluşturmuş olmanızdan dolayı teşekkür ederim.
Sevgiler,
Sema.