Uğurlar Olsun!

|
Gidene 'kal!' demedim bugüne dek. Ama şimdi avaz avaz 'gitme!' diye bağırıyorum, olabildiğince sessizliğimle.

Giden o, bu, şu değil, sahip olduğum 'ben'lerimden biri. Ve Yunus'un sözünden ırak ''çok ben var bende, benden içeri...''

Yavaş yavaş çekilirken içimden, boşluğunu bıraktığı yerdeki kar fırtınalarında üşüyorum. Meğer en çok sen ısıtırmışsın beni! Yine de tuhaf bir olgunluk var üstümde, ağlamıyorum, yaygara koparmıyorum ardından, kabullenmişim ve sanki gideceğini yıllar öncesinden bellemişim...

Sarılıp huzuruma uğurluyorum seni; on altı aydır benimle olan huzurumun minik parmaklarını öperken, nemli gözlerimi saklıyorum ya senden, umursamıyorum san istiyorum. Oysa öyle umrumdasın ki, giden bir başka 'ben'im olsaydı böyle gurur yapmazdım... Çünkü sen benim ilk göz ağrım, ilk 'ben'imsin yüreğimde filizlenen.
Kar fırtınaları sonlandığında taşlaşacak bıraktığın boşluk; hani şu çok eskilerde çiçek bahçesi olan. Bir daha ot bitmeyecek, çiçek ki hiç açmayacak! Belki de bu yüzden gururum, çok ağlarım eğer bir veda cümlesi söylersen, o yüzden gidişini görmemeye, vereceğin acıyı da anımsamamaya çalışıyorum.

Yine de bir cümle fısıldadın geçen gece;
hani ayın gölgesi gibi dağıldığım, yaprak yaprak serildiğim o gece... kırmızı bir şal örtmüştüm üşüyen düşlerime, hani dalmış aynaya bakıyordum hesapsız, yalandan bir masal şarkısı mırıldanıyordum ve eninde sonunda solmuş renklerine bürünüp bu aynadan yayılacağımı tekrarlıyordum ya kendime... İşte o gece fısıldadın bana; bir parçanı en gerekli 'ben'ime sakladığını söyledin, ''Huzurunu büyütürken bu senin en güçlü kılavuzun olacak,''dedin.

Sormuyorum bile niye gittiğini, nedeni öyle açık ki! Büyüdüm ben değil mi? Büyütüldüm! Zoraki, istemeye istemeye... Bir zamanlar pamuklarda yatırırdım seni, şimdi çelikten gayrısı yok içimde. Yaşayamazsın sen buralarda, haklısın, git hadi, daha fazla durma...

Gidene 'kal!' demedim bu güne dek, ama şimdi...
Giden o, bu, şu, değil, sahip olduğum 'ben'lerimden biri...
'Seven ben'im yola çıktı,
Uğurlar olsun!

3 yorum:

Butterfly dedi ki...

Sema, elimde program kağıtları boğuşurken bir telefon aldım, bir haber, kilitlendim kaldım, hiç beklemediğim , hiç ummadığım bir şekilde bir yalanla karşı karşıya kaldım, elimden kağıtları bıraktım, Sema benim işlerimle uğraşmaktan yeni bir yazı yazamamıştır ama eski bir yazısını okurum, o güzel müzik eşliğinde, ve bana iyi gelir diye bloğunu açtım, tüylerim diken diken oldu, telefondan sonra bir arkadaşımı arayıp,"biliyormusun bu gün duyduklarımdan sonra içimdeki bazı şeylere veda ettiğimi hissediyorum ve bu beni çok acıtıyor, çünkü gitmelerini istemediğim, hemde hiç istemediğim duygularım bunlar,ama elimdne kayıp gidiyorlar oysa ben onları önemsemiş, dahası çok sevmiştim" dedim, sonrasında yazın geldi, boğazıma birşey düğümlendi....

OzLeM dedi ki...

Bir zaman sonra geri dönecek bence bu "seven sen". İstese de öyle çok ayrı kalamaz ki senden. Senden bir tane seni, hele hele iyilerinden bir tanesini çıkarıp atmak, arkasından da uğurlar olsun demek var mı öyle?! Hadi dedin bi kere, bekle biraz şimdi, sakin ol, ayrı kalın bakalım biraz. Sonra bak nasıl da bulacaksınız gene birbirinizi el yordamıyla...

Geveze Kalem dedi ki...

Butterfly, sen benim uzun uzun anlattıklarımı kısacık cümlelerle ne güzel özetlemişsin. Duygular bizi terk ediyor bazen, haklısın. Hani büyüdüm, büyütüldüm dedim ya, bazı duygular hâlâ çocuk ruhu arıyorlar barındıkları bedenlerde. Bulamayınca yapacak bir şey yok, yolları açık olsun!

Özlem,
:)))))
El yordamıyla ha? 'Biz birbirimizi biliriz, hepimiz ikizleriz!' diyesim geldi birden bire.;)
Hani şu suya batarken tutup ensenden çıkaran kişiler vardır ya bazılarının sahip olduğu, sen onlardan mısın allaaasen? :)