
Fikren çırılçıplak soyunup aksini izleyebilenler azınlıktır; en güçlü azınlık!
Kalabalık geçiyoruz aynaların karşısına, bir başkasının aksine saklanmak için. ''Ama,''larımız bir türlü bitmiyor bu yüzden; ''Ama anneyim,'' ''Ama kadınım,'' ''Ama yalnızım,'' ''Ama çaresizim,'' Ama...
En kalın perdedir 'Ama'lar, içimizdeki gerçeğin ışığını geçirmez kılan. Sanıyoruz ki karanlıktır aynanın öbür yanı, sanıyoruz ki sonudur yolun, sanıyoruz ki bittiği yerdir direncin...
Oysa ne masumdur aynalar. Ona ne sunarsan sana onu yansıtır. Görmemeyi dileyip paramparça ettikçe çoğalır. İstersen kavga et karşısında saatlerce; bağır, çağır, küfret! Arkanı dönüp gittiğinde hiçbir şey kalmaz geriye, hatırlamaz aynalar. Dilersen bir de öpücük kondurmayı dene; izi kalır üstünde, dönüp silmediğin sürece.
Masumdur aynalar ve sabırlı. Hayatı kaçırmamanın en hakiki yoludur. En güvenli yerdir hatta, soyunabiliyorsak çırılçıplak, baştan aşağı görebiliyorsak saklı kimliğimizi, sığınabileceğimiz daha sıcak, daha bizden, daha güvenli, daha dost bir başka yer var mıdır?
Ben bilmiyorum!
(Ayna kelimesiyle ilgili yazacaklarım bitmedi... Başka başlıklarla devam edeceğim, dumanı üstünde hâlâ sıcak sıcak tüterken...)
Resim Szekely Gabor
37 yorum:
ben henüz yapamıyorum, göremiyorum kendimi tam. ama çalışıyorum, hem de çok..
ama anneyim ama kadınım ama yalnızım ama tutunacak dalım yok... okurken bir yumruk oturdu boğazıma... Çok güzeldi
"Ey ayna! kırılınca anladım; kaç yüzün varmış."
bende bunu eklemek istedim..sevgiler..
Shaw'ın söz çok çarpıcı. Affettiğimi düşünürken bu yanını hiç düşünmemiştim. Ama doğru hakkaten.Artık bu mantıkla affedersem de olmaz tabi, kendimle çelişirim. Ama aklımdan da çıkmaz artık. Neyse, düşüneyim biraz...
Ah o "ama"lar, sonradan edindiğimiz, eğreti kimliklerimiz, edinilmiş çaresizliklerimiz...
en zor affedeceğiiz kişiyse içimizde gizlidir.....
çogu zaman tam olarak asla affedemediğimiz o kişi değilmi o ben bazen deniyorum ama yinede affedemediklerim kalıyor geriye.
çok guzel olmuş ellerine sağlık
Geveze kalem
Sema
Sevgili Sema
Canım Sema
Semoooooom
Uleyn çok ösledim leyn!
Akşam yimaaandan soona ev ahalisine
-"Sema'yı okumalıyım,elleşmeyin,oyarım!"diye tehdit savurup geçtim lapiştopişimin karşısına.
İşten açamadığım sesi açtım,allahım bu ne güzel bi müzik,öldüm bittim.Zeytin:
-"Anne biz uyuyacakken de bunu çalar mısın?"dedi
-"Dicey miyim len ben.Semayı açarım o çalar,bedava para da yok nassılsa.
Tabii yıvrıımm "didim.
Böylece onlara dalana kadar ben biraz daha blog okuyabilirim.
Sanırım yarım saati biraz geçkindir buradayım.Biriken 6 yazını okudum Sema.Hangisine yorum yapacğımı şaşırdım şimdi.
Hem kocam masadakileri lavaboya yığmış, çayı demlemiş,kiraladığı dvd için beni bekliyor,homurdanmadan gideyim en iyisi.
Yalnız ben hep yazdım ama hiç çizmedim:/
Özgürlük adlı nefis çiziminde bunu hatırladım ve tuhaf oldum:)
Yazmak daha kolay geliyor mu nedir bilmem?
Yazıma verdiğin link için teşekkürler,çok incesin.Eee anasına bak kızını(larını)al :)))
Özledim seni diyerek başlıyorum bugünkü mesajıma...
Gecenin ve gündüzün yarış yaptığı şu zamanımda bir nefes almak için ziyaretine geldim Büyülü Kalemim. Ekranımın yanında masaya konan cinsten yuvarlak,ayaklı aynam duruyordu; yazının başlığını okuduğum gibi bir ona baktım bir içinde gözlerini bana dikmiş kendime... Son cümlenle birlikte aynayla gözgöze geldim ve dudaklarımdaki o kıvrımı gördüm Semacım... Ya sende hakikaten büyüleyen kelimeler var...
Ne kadar çok şey yazmışsın galiba cümleciklerine acıkmışım :) Lezzetine vara vara okumaya devam
Öpüyorum çok...
Ama iyi ki anneyim,Ama iyi ki kadınım,ama iyi ki yalnızım,ama hiç çaresiz olmadım...
Kendini tanımayı nasıl da büyülü anlatmışsın...
Tütü
Sema'cıgım bu yazıda bana bir şey söylemek istiyormusun? yoksa ben mi cok alınganım bu gunlerde:) sen gene de demek istemiş olabilirsin demi:)
sevgiler
Ebru'cuğum hakkında yanılmıyorsam baktığın yerde gördüklerinden hiç şaşırmayacaksın. Hani derler ya içi de biiir, dışı da bir...:)
Fz, elbette hiç kolay değil tüm bunlar ama koca bir ömrü gözü bağlı tüketmeye değecek kadar da korkutucu değil.
Sevgiler...
Bana dair Berrin, ne güzel bir sözmüş bu. Paylaşımın için teşekkürler. Keşke kime ait olduğunu bilebilseydim.;-)
Özlem'ciğim, yazıya bu sözle giriş yapmayı planladığımda aklıma hemen sen geldi, dünkü sohbetin üzerine.:) Bence de sen bir daha düşün, bazılarını affetmemek senden onlara ödül olsun, boşver. ;-)
Tabiat Ana,
İntikam almadan dinmez ya bazen acılar, ama ne çelişkidir intikam almak zorunda olduğun kişinin kendin olması. Acını dindirmek üzere çıktığın yoldur asıl acı veren...
Biyo,:)
Bilmem ki sana şimdi ne diyeyim?:) Bak, ilk olarak 'çiz' diyeyim.;-) Yakışır.
Ve bu müzikler var ya, oğlumun uyku müzikleridir.:) Her uyku zamanı laptop yanımıza getirilir ve geveze kalem açılarak şarkı arka arkaya çalınır.:) Geçen gün yeni parça ekleyeceğim için öncekini silmiştim, tam uyku vakti bir açtım ki blog sağır. O gün öğle uykusuna geçişimiz epeyce uzun sürünce hemen yerine bunu ekledim.;-)
Yani işe yarar, kuzucukların için dene bence.;-)
Yazını da sormadan eklemiştim ama iznin olacağını biliyordum, umuma açık olandaydı nasıl olsa.:)
Sevgili Aslı, masandaki o aynaya bir öpücük kondur, benden olsun.:)Ben de senin güzel cümlelerini özlemişim. Şimdi koşturma zamanın. Bugünlerde sen koşacaksın ki yarın güzel şiirlerini biz koşa koşa okuyalım diye.:)
Sevgiler...
Sevgili Tütü,
'Ama'ları kaldırınca cümlen daha güzel okunuyor.;-)Çaresizliği yaratan da zaten bu 'ama'lar değil mi ki?:)
Sevgiler...
Butterfly,
Aslında kullanmak istediğim birkaç kelime daha vardı, aklıma sen gelerek yazdığım paragraflar içinde. Vazgeçtim. Çünkü sana yeterince söylediğimi sanıyorum.
Sen anladın onları.;-)
sema, ayna deyince nedense benim aklıma çocukken anlamını duyumsamadan yanık bir hüzün taklidiyle söylediğim şu şarkı gelir aklıma:
http://www.youtube.com/watch?v=Y5KFuqXtsYo
harmanım ben harmanım
kırk satırlık fermanım
yok dizimde dermanım
eyletmen beni
söyletmen beni
ağlatman beni
aynalar...
şimdi yazını oukrken aklıma düştü yine.
niye küçükken hüzünlenmek isteyince bu şarkıyı söylerdim, ve niye küçükken hüzünlenmek isterdim bilemiyorum, ama şimdilerde aynayı geçiştirdiğimi, çok derin baktığımda hüzünlendiğimi biliyorum.
iyi geceler...
Güçlü azınlığın arasında olmaya cesaretim yok.Düşüncesi bile canımı acıtmaya yetiyor..Sevgiler.
sevgili Geveze Kalem, bloğumda Kopyalanmaz denmesine rağmen kopyalama yapılabiliyor malesef. Sağ tuşla her zaman yaptığın gibi yapabilirsin, kopyalama yazan satıra tamam deyip.
kopyalamayı tam engelleyebilirsem sana da anlatırım. yani yazıma link verebilirsin.
Ayna denilince, aklıma gelen ilk imge Alice's Adventures in Wonderland'ın devamı niteliğindeki Lewis Carroll eseri: Through the Looking-Glass.
Tabii bir de sevgili Murathan Mungan'ın Üç Aynalı Kırk Oda'sı var ama o da birebir Alice'i çağrıştırıyor yine.
yazılarını hep işyerindeki bilgisayarımda okuduğum için fondaki müziği hiç duymazdım ve belki ilk kez bu yazıyı okurken dinleme imkanı buldum bu ezgiyi...Hani Özgürlük konulu yazımda bahsetmiştim ya,Beyoğlu'nda çalan ezgiler eşliğinde hayallere dalmak diye...İşte aynen öyleyim şu anda.. Bu kelime çok etkiledi beni..Dün akşam aynaya bakıp acaba en iyi nasıl anlatabilrim bende bu kelimenin çağrıştırdıklarını diye düşünürken,uzun zaman sonra ilk defa kendi gözlerimin içine baktığımı farkettim ve bir bilsen neler döküldü neler...Ben çok sevdim bu kelimeyi ve gerçekten ayna tuttum ruhuma yazarken...
Bu oyunu seviyorum hem de çok... Kelimlerin tükendiği yere kadar yazmayı diliyorum,aynı zamanda kelimelerimin hiç tükenmeyeceğini umut ederek....
Sevgiyle kal...
Sema'cım
Aynaların karşısında bir başkası olmak fikri sarstı beni ilk "sahiden mi" dedim kendi kendime, sonra ama'lar daki gerçekle yüzleştim "evet" dedim biz... her zaman diyorum keşke sen hep yazsan, ben okusam :)) hadi devamını da yaz..
Yaz lütfen, devamını da yaz. Aynaları sevmeye başlayacağım neredeyse.:)
Sevgiler..
geveze kalemim
yazmaya devam etmen ne güzel olcak.keyifle okuyacağıma eminim.iyiki kelime oyununa katılmış iyiki blogunu keşfetmişim:)ben de iki tane yazı karaladım.en kısa zamanda paylaşmak istiyorum:)
öptüm
Sevgili Elektra, bu şarkı bizim çocukluğumuzda da var mıydı sahiden? Ben yanılmıyorsam yakın zamanda Gülay'dan dinleyerek öğrenmiştim.
Hüzün çekici bir duygudur, muhtemelen bu yüzden erken yaşlarda kapılıyoruz etkisine. Aynalar dosttur Elektra, belki bunca zamandır dostluğunu geri çevirdiğin için bakamıyorsundur onlara.;-)
Sevgiler...
Sevgili Hüzünbaz, belki zamanı gelmemiştir. Ama gecikmemeni dilerim, her gün acı çekmektense, birkaç gün çeker bitirirsin.
Hayat öyle değerli ki...
Sevgiler...
Evvelzamaniçinde,(sana hitap şeklimizle oylamada ne sonuç çıktı bu arada? Ben yetişemedim ama isim seçeneğini işaretledim say.;-)) tamam deneyeceğim tekrar.
Goddess Artemis, aklımda hâlâ önceki verdiğin linkleri inceleyememişlik varken üstüne bir de M. Mungan'ın okumadığım kitabından bahsettin. Henüz listemde yok ama okuduğum ilk zaman ben de fikirlerimi seninle paylaşmak isterim.
Sevgiler...
Tubikko, insan yazdıkça çoğalır, serpilir, ferahlar, düşüncelerini ve yaşamını yalınlık kaplar bana göre. Çünkü kelimeler öyle zengindir ki, başka zenginlikler boyayamaz bir türlü kişinin gözünü. Bu çalışmadan keyif alman ne güzel...:)
Dilek'ciğim, aynalara kalabalık geçip başkalarının görüntülerine saklanmamızdan mı bahsediyorsun? Ama'ların kaynağının bu olduğunu düşündüm ben kendimce. Bu yazıda benim en beğendiğim yer neresi oldu biliyor musun; aynaya ne dersen de hatırlamaz ama öpücük kondurursan silene kadar izi kalır. Yani kendimizle kavgalarımız öyle boştur ki aslında, ne zaman ki severiz o zaman derinde dostluk kurmaya başlarız kendimizle. Ve o vakit mümkündür sağlam adımlar atmak...
Yazalım yazalım yazalım arkadaşım.:)
Sevgili İncegül, beni aynaları sevmeyen biri olduğuna inandıramazsın.;-)
Sevgiler...
Sevgili Berfin,
aynı anda yazmaya başladığımızdan yorumunu görememişim.
Ne güzel şeyler söylemişsin, teşekkürler.:)
O yazılarını ben hemen blogumuza ekleyeyim.;-)
canım arkadaşım
işyerinde okuyanlardanım blogu açınca çalan müzikleri duyamıyorum
ama senin yazdıklarınla anlatmak istediklerini ise taa içimde duyabiliyorum o kadar "içten" yazıyorsun ki aklımdaki bazı şeyleri cımbızla ayıklayıp buraya aktarmışsın gibi
ama ne aktarış.
:-) oylamada Evvelzamaniçinde açık ara önde giderek anketi kapattı.
"Görmemeyi dileyip, paramparça ettikçe çoğalır"... güzel anlatmışsın, naif ve etkili...tebrikler...
sevgilerimle...
Sessiz Balık'çığım :) ben anlarım ööle! ;-) Cımbızım elimde girmişim beynine.:)) Yok yok, bu ondan değil, ben değil sen anlayabilmişsin beni.
Sevgiler arkadaşım.:)
Evvelzamaniçinde(hayır şimdi böyle birleşik yazıyoruz ya, o zaman 'çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız' gibi uzun bir kelime oluyor, o yüzden yani ;-))
Tamam, harflerimiz bol nasılsa harcarız senin güzel ismin için.:)
Teşekkür ederim ama naif mi buldun gerçekten? Hal Allah, oysa etkili görünmüştü bana yazarken.:( ;-)
Sevgiler...
:-))))))))alemsin. Naif, etkili ve naif yazmıştım. Yani pamuk gibi yumuşacık ve etkili.
sevgiler...
:)
Ben şimdi hepsini siliyorum ama bana bir mail atabilirsen yazdığın bazı şeyler hakkında düşündüklerimi iletmek isterim. Valla içimde kalmasın, deyim yerindeyse şişiyorum sonra.;-)
Yaaaaa! Tam etkili yazına, etkili bir cevap ! yazacaktım ama yukarıda silinen yorumlar aklımdan aldı götürdü.Sahi ne vardı orda?:)
Hay Allah, desene etkili cevabın güme gitti!;-)
İstersen bir anlaşma yapalım, sen 'etkili cevabını' yaz, ben de orada neler olduğunu.:P
Takılma, hayatın renkleri üzerine bir sohbet diyelim.;-)
insan kendini affedince sıyrılıyor galiba kendinden ve çırılçıplak kalıyor hayatın karşısında ve yolculuk başlıyor...o yürek isteyen yolculuk başlıyor yani, kendi içine tuttuğun aynaya rağmen...
Yorum Gönder