İçimdeki Kuşlar...

|

Bundan birkaç hafta önce, henüz Eylül olmadan gittiler.
Göçmen kuşlar...

Bulutsuz, masmavi bir gökyüzünde, rüzgarda uçuşan kuru yapraklar gibi dağılıp, kayboldular. Ama gidişleri ardından hüzün yağmadı yeryüzüne. Tam tersi, bir panayır havası estirmişlerdi anlık ve kanatları arasına gizlenmiş umutlar serpildi gülümseyen yüzüme.

Şanslı olduğumu düşündüm.

Yüksek binaların hapisane duvarları gibi yükselip, çevrelendiği şehrimde, hemen herkes cezalılar kadar gökyüzüne sahip. Hoş, bunların kaçı bu değerin farkında, kaçı yüzünü göğe çevirip sonsuzluğu selâmlıyor ki?

Şanslıydım çünkü 'göçmen'lerin, sahip olduğum bir avuç gökyüzünün bir ucundan görünüp diğer ucunda kaybolmaları yalnızca saniyeler almıştı. Ve ben o anda tam da oradaydım; bana ait gökyüzünün merkezinde ve huzur fotoğrafının başrolünde.

Okumadım ama İnci Aral'ın bir kitabı için seçtiği isim, konusu her ne olursa olsun bir romana verilecek en güzel isimlerden biri bence.

"İçimdeki Kuşlar Göçüyor."

O gün kuş bulutunun altında, kısa metrajlı göç filmini ağır çekimde izlerken geçti aklımdan bu cümle. Niye okumadığımı sorguladım, neyi anlattığını merak ettim. Acaba içimde yol yol gezerken bu cümle, bende bıraktığı tadla aynı şeylerden mi bahsediyordu?

"Yazmak bir ayıklama çabasıdır," der J. P. Sartre.

Eğer adı "İçimdeki Kuşlar Göçüyor" olan bir kitap yazsaydım; geçmişe dair terkedemediklerimi ve geleceğimin hayalini zedeleyenleri ayıklardım içimden, ilk önce. Bunun için seyrek dokulu elek kullanmam gerekirdi mutlak. Çünkü sık dokulu bir elekten düşmeyi beceremeyecektir geçmişimin zararlı küçük taşları.

Eğer adı "İçimdeki Kuşlar Göçüyor" olan bir kitap yazsaydım; seyrek dokulu elekten zararlı taşlarla birlikte güzel tadlarımın bir kısmının da eleneceğini bilir, bunu göze alırdım.

Eğer yazsaydım...

Ama yazmadım. Yazmıyorum. Demek henüz hazır değilim terkedeceklerimi çırılçıplak görmeye.

Son söz;
"Mazi her an mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz."
A. H. Tanpınar

Sevgiyle...

15 yorum:

elektra dedi ki...

gevezeciiim:) fotoğraf çok güzel. gitsin kuşlar zaten. biliyorsundur belki, ben çok korkuyorum onlardan:P
inci aral fena değildir. bak ben türk ve kadın yazarlara torpilliyimdir, biliyorsun. inci aral, fena değildir diyorum, anla artık. dahası edebiyata saygısızlık olur.
bir romanın, bir yaratının diyelim daha doğrusu , ne kadar önemli. heykel'in, opera'nın, resim'in, şiir'in adı. ad koymak ne önemli. yahu kıçı kırık blog yazılarıma bile başlık koyarken zorlanıyorum ben. insanlar evrensele bıraktıkları eserlerinin adlarını nasıl seçerler???hakketten enteresan...

øττøṃαṉṡ dedi ki...

güzel paylaşım . güzel bi tesadüf oldu da denk geldim bu güzel yazıya arada kapıyı tıklar okurum yazılarınızı...

Adsız dedi ki...

Merhaba Geveze Kalem,
icimdeki duygulara Tercuman oldugun icin cok tesekkürler, Kuslari ve gökyüzünü seyretmeyi cok severim.
Sayfanizin yeni görünüsü de cok güzel olmus. Tebrikler
Sevgiler

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Sonbahar temalı bir sayfa, sonbahara ve Geveze Kalem'e yakışan bir göç yazısı...

Çok sevdim, çok...

Geveze Kalem dedi ki...

Elektracığım, şu isim koyma meselesi o kadar önemli ve o kadar az önemsenen bir meseledir ki... Okuyucu olarak seçimlerimi, yazının ya da kitabın ismini öncelikli olarak göz önüne alarak oluştururum. Öykülerimde ya da yazılarımda da bu özeni gösteririm. Ama bazen hiç ummadığım yazarlardan o kadar 'gülünç' kitap isimleri seçtiğine tanık oluyorum ki...:)))
İnci Aral'ı okuyacağım. Türk yazarlar konusundaki tavsiyelerini dikkate alıyorum.;-)
Sevgiler...

Ottoman, ziyaretin için teşekkürler. Kapı açık, tıklamana gerek yok.;-)
Sevgiler...

Belgin, sayfamın eski görünüşünü bildiğine göre yeni bir ziyaretçi değilsin. Ama yine de ilk kez yorum bıraktığın için 'hoşgeldin' diyeceğim.:))Tercüman olmak demişken, kırılgan biri olmalısın.;-)
Sevgiler...

İncegülcüğüm, bahar son da olsa ilk de olsa bir dinamizm yaratıyor değil mi?:)
Sevgiler...

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Gevezem, kuuzum... tükkanda tek başıma sıkıldım ama. Sabah aç, akşam kapa. Bir ara uğrasanız diyorum. Maaşınızdan kesmeli bunları.:)))

Derin Sularda dedi ki...

Öncelikle yeni yüzün hayırlı olsun çok güzel olmuş ama ilk anda bir garip oldum o kadar alışmışımki eski haline yanlış evin kapısını çalmışım gibi hissettim geriledim bir an...;)
ve arkadaşım ben inanıyorum hazır olduğunda terkedebileceklerini yazılacak elbet ama arada kayıp gidecek tadları en yenileriyle dolduracaksın dilerim...

Butterfly dedi ki...

bende sayfan yavaş yavaş açılırken bu değişiklik için heyecanlandım birden, çok yakışmış, bu sonbahar sayfası yazılarına.
İnci Aral'ın o kitabını okudum, bu yüzden dikkatimi çekti hemen senin de dikkatini çekeyim dedim, kitabın adı "içimden kuşlar göçüyor" harika bir kitaptı, menopuzu böyle güzel anlatan bir yazıya daha önce rastlamadım dediğimi anımsıyorum.
ben de bu sonbahar kendimi hiçbir şeye hazır hissetmiyorum ama, sanırım daha güçlü sarılabiliyorum hayallerime.
özlemişim seni.

Pilli Petro dedi ki...

içimden kuşlar göçüyor,bir kadını ne güzel anlatır ama bir o kadar da hüzünlü gelir bana,İnci Aral'ın okumadığım nadir kitaplarından biri bu,belki de çok hüzünlü geldiğindendir erteleyişim :(

Geveze Kalem dedi ki...

İncegül, bak şimdi dükkâna uğrayamayışımı uzun uzun anlatayım.:)
Biliyorsun bilgisayarım servisteydi. Geç saatler eşiminkini kullanabiliyordum. Neyse ki bilgisayarım tamirden çıkmış, yarın alacağım. Ama şimdi de modem problemim çıktı. Bizim hayta oğlan modemi fırlattı attı ve şimdi bazen canı isterse çalışıyor. Tabii ben de bu arada kuduruyorum.:))) Şimdi bağlanabildim ve atölyeye hemen bakıyorum.;-)

Dileciğim, yenilik güzel şey.:) Ben de öncekine ısınmıştım ama şu sıralar akça pakça olmak istemiyorum nedense. Sonbaharın kahvesi bulaştı bana da.:)))

Butterfly, aa sahiden ismi öyle miydi? Fiyasko desene.:))) Neyse, ben en azından cümleyi böyle kurmayı seviyorum diyelim.:)
Ben de ilk kez bu sene sonbahara hazır hissettim kendimi. E senin de uzuuun ve bol tatilli bir yaz dönemi geçirdiğin düşünülecek olursa haklısın hazır hissetmemekte.
Ben de özledim. Umuyorum ki yarından itibaren eski performansımı yakalayabileceğim.;-)

Bekriya, sen yazınca fark ettim de bu cümle erkeklere sahiden yakışmıyor galiba.;-)
Sevgiler...

ozgurruya dedi ki...

"Yazmak bir ayıklama çabasıdır," der J. P. Sartre.

Yazmak güzel şeylerle kötü şeyleri ayıklama çabası ve daha bir çok olumsuz ve olumlu şeyi birbirinden sarma çabası.

Bu arada şablonunuz çok hoşmuş. Ben de kendi blogum için şablon bakıyordum ve gözüme kestirdiğim şablonlardan biri de buydu. Şablon blogunuzda çok güzel duruyor.

Sevgilerle...

Geveze Kalem dedi ki...

Yazmak, içsel yolculuk oluyor çoğukez değil mi? Öz benlikle iletişimin en keyifli ve en yıpratıcı yolu.

Sen de bu şablonu kullan, yakışır sana da.;-) Aynı yerde defter şeklinde şablonlara da rastladım, istersen linkini veririm.
Sevgiler...

Tabiat Ana dedi ki...

yazıyı ilk gördüğümde yorum yazacaktım aslında olmadı.sevgili geveze kalem içimden kuşlar göçüyor ve hüzüne bırakıyorlar beni çok büyük bir hüzne....

ozgurruya dedi ki...

İnsan kendini o içsel yolculukta mutlu hissediyor. Hem kendinin hem de hayatın bilinmeyen yönlerini keşfediyor o yolculuk sırasında.

Beğendiğin şablonlar varsa bu şablonları paylaşan sitenin linkini almayı istersim tabi :)
Sevgiler...

Geveze Kalem dedi ki...

Tabiat Ana, senin hangi kuşların göçüyor? Her göçen kuş ardında hüzün bırakır aslında ama belki de daha umutla bakmak gerekir, kim bilir...
Sevgiler...

Özgür Rüya,
Bu adreslerde güzel şablonlar var, bir bak istersen.
www.infocreek.com
www.eblogtemplates