10 Kasım...

|

10 Kasım 1938…
Okulun bahçesindeydik. Bir ders arasıydı. Kimimiz top oynuyorduk. Kimimiz bir kenarda kitap okuyorduk, kimimiz de arkadaşlarla sohbetteydi…
Birden okul müdürü, Agâh Sırrı Levent geldi. Yüksekçe bir yere çıktı.
“Çocuklar Ata’mızı kaybettik” dedi.
Üstümüze bir şey yıkılmış gibi oldu! Bir an, minicik bir an! Şaşkınlık mı, inanılmazlık mı? Önce baktık birbirimize… Agâh Sırrı Bey sürdürdü konuşmasını. Neler dedi bilmiyorum. Kulaklarım tıkanmış, gözlerim görmez olmuş. İçimde bir şeyler kopmuş…

Yarın yine 10 Kasım! 71 yıl öncesini kaçıncı kez yaşamak, duymak, anlamak, şaşırmak, üzülmek, kızmak…
“Mustafa” imiş adı! Bir genç çıkmış Mustafa’yı yazmış. Filmini yapmış. O Mustafa’nın özel yaşamını kendince ortalığa dökmüş. Rakı içmesi, yalnızlığı, daha neleriyle bir Mustafa sergilemeye kalkışmış! Bile bile yapmış bu çirkinliği, bu ayıbı, bu yanlışlığı…
O yalnız Mustafa değil, o Mustafa Kemal Atatürk…
“Mustafa” diye biri yok, Kemal Atatürk var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk… Anlıyor musun arkadaş?
Bir genç adam, gazeteci mi, yazar mı, TV’ci mi? Boyundan büyük işlere girişmiş, tarihin altından girip üstünden çıkmak istemiş. Onun gibileri yıllardır dolaştı ortalıkta. Kitaplar, makaleler yazıp, onu yok etmeye, tarihten silmeye, unutturmaya çalıştı boş yere…
Mustafa filmini görmedim, görmeyeceğim. Onun adını bile anmak istemediğim genç adam sırtını kimlere dayayarak, kimlerden çıkarlar hesaplayarak kalkışmış bu işe… Yazık etmiş kendine! Yetmiş yıldır Atatürk’ü yozlaştırmak, başkalaştırmak isteyen karanlık adamların alkışlarını kazanmak mı istemiş? Ama adını, geleceğini, bir yana atarak! İşte elde ettiği başarı…
Yarın 10 Kasım…
Yıllar, yüzyıllar geçse de Mustafa Kemal Atatürk yaşayacak! Ölüm yoktur ona! Tarihi değiştiren, yıkılmaz bir devlet kuran insan ölmez… Bu ülke, bu ulus, bu cumhuriyet, bu devlet Atatürk’ün ölümsüz kişiliğiyle yaşıyor, yaşayacak. Ona kalkan eller hep kırılacak!
Oktay AKBAL-Cumhuriyet- 9 Kasım 2008

9 yorum:

sufi dedi ki...

Ona eller kalktıkça,onu karalayanlar (kendilerince)oldukça, eserlerine sıradanlık perdesi örtmek isteyenler çıktıkça biryerlerden Ata'mız gönüllerimizde daha da büyüdü büyüyecek.Bütün bunlar eşi ve emsali olmadığındandır, altın asla pas tutmaz.

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili geveze,
Doğada yeni öğrendi Atatürkün öldüğünü.Ona onca anlattığımız Mustafa Kemal Atatürk bilgisi arasında anlatmadığımız tek şeymiş öldüğüÇok heyecanlı, çok üzgündü cuma günü bu haberi verirken bana.Yıllar geçsede, onu o devirde yaşayan çocuklar gibi bilmesede ,Doğanın bu tepkisi beni çok düşündürdü.Çocukları çok seven bir insanın yine çocuklardan alabileceği en güzel anmaydı belkide Doğadan aldığı Mustafa Kemal Paşanın.
Gönlümüzde ölmediğini anlattım ona.Hep onu takip edeceğini ve yaptığı her işte onu izleyeceğini.Hayal kırıklığına uğratmamasını istedim ondan.Kabul etti.Atatürkü seviyor olması beni çok mutlu etti.

Mustafa filmine gelince izlemeyi çok istemiştim fragmanları dönerken.Çok heveslenmiştim.Ancak şimdi pekde gönlümden geçmiyor gidip izlemek.
"Bütün suçu iki kadeh rakı içmekti o kadar" diyor ya bir şiirde.
Varsın olsun.Sevgimizi azaltmıyor.

Esra dedi ki...

Ben de filmi gormedim, gormeyi de dusunmuyorum. Beni Atam'in ozel hayati hic ilgilendirmedigi gibi, hangi fikir, hangi emel ve hangi kaynakla yapildigi belli olmayan urunlere de destek olmak niyetinde degilim...
Sevgili Geveze... bizlerin kalbinde de O, tum bu yipratma politikasi sonucunda 2 nesil sonra ne olacak...
Aci aci aci....

Gülen Tezer dedi ki...

Canım..

Pilli Petro dedi ki...

kırılacak öyle çok el var ki, kafalar da dahil ama sanki bir avuç insan kaldık onlardan ayrı, yazık :(

etki alanı dedi ki...

Yazı da,yorumları da okuyunca,ne kadar yaralandığımızı görüyorum.Ne mutlu ki,TÜRKÇE tartışabiliyoruz.Kendimize ait topraklarda kendi dilimizi kullanabilme şansına sahibiz.
Bunu düşünemeyen zihniyetlere göndermemiz olsun...
Bu sabah 9.05 de saygı duruşunda bulunduğum yolda,bana eşlik eden öğrencilerdi.Bunun dışında,bana deliymişim gibi dik dik bakan kişilerle,bakış savaşı yaşadık diyebilirim.Kendisine saygısı olmayanın ,değer vereceği kimsesi olabilir mi acaba?
AYDINLIK GÜNLERİMİZİN DEVAMINI DİLİYORUM.
TüTü

Belgin dedi ki...

Gevezecigim bizler Atamizi her daim yüregimizde yasattikca onun hatiralarini ve eserlereni silmeye, yok etmeye kimsenin gücü yetmeyecek.
Haberlerde de izledigim gibi Halkimiz bugün akin akin Atamizin ziyaretine giderek kimin yaninda olduklarini bir daha göstermis oldular.
Atam seni hic unutmayacagiz ve unutturmayacagiz.
Hepiniz sevgiyle kalin

Primarima dedi ki...

Filmi izlemedim ve kesinlikle izlemeyeceğim.Çok güzel bitirmiş ONA KALKAN ELLER KIRILACAK...bİZ KIRACAĞIZ YADA BİZİM ÇOCUKLARIMIZ...

Geveze Kalem dedi ki...

Ben her sene 10 Kasım'da saat 9'u 5 geçe sokaklarda olmayı isterdim; herkesle bütün halinde o saygı duruşunu yapabilmek, sirenleri duyabilmek için. Heyecanlanırdım her sene, gururlanırdım.

Bu sene evdeydim ama birkaç dakika öncesinden kendimi balkona attım. Sirenler başladığında şaşkına döndüm, ağlamaya başladım. Çünkü İstanbul'un göbeğinde ve sözümona Cuhuriyetçi diye bilinen bir semtte, insanların birçoğu yürümeye devam ediyor, duran arabaların arkasında kalanlar kornalarla söverek öndekine gitmesi için baskı yapıyorlardı. Hiçbir zaman bu seneki gibi olmamıştı, yanılıyor olamam.

Tabiat Ana, Doğa'yı benim için öp lütfen. Ebru'nun ikizleri Atatürk'ün öldüğünü öğrendikleri ilk anda çok üzülmüşler ve sormuşlar:"Peki artık bizi kim koruyacak düşmanlardan?"
"Biz," demiş Ebru, biz, siz...

Çocukların Atatürk yaklaşımı beni hep hüzünlendirmiştir. Ama en büyük üzüntüyü bugün haberlerde Mustafa filminden çıkan çocuklarla yapılan röportajlarda yaşadım. Çocuklar, "Eğer Atatürk iç içmeseydi ölmezdi," "Günde 3 paket sigara içiyormuş, çok kötü bir şey" diyorlardı.

Can Dündar'ın Ayşe Arman'la yaptığı röportajını okudum bugün. Bize yalnızca siyasi kişiliği gösterilerek, gerçek Atatürk'ten uzak bir tablo çiziyorlar, diyordu yazıda özetle. E peki sen gidip daha farklı bir tablo çizdin de ne oldu? Bu filmi izleyen çocuklara Atatürk'ü sorduğun zaman, artık kaçı tutup,"Dümanlarla savaştı," falan filan diyecek?
İçki içerdi, sigara içerdi, yalnızdı, yazık...diyecekler. Başını göğe erecek mi?