Kılavuz

|

Ne tuhaf, sorduğumuz tüm soruların aslında cevabını bildiğimiz sorular olduğunu hiç düşünmüş müydünüz?

Genellikle sormadığımız soru ise "Ben Kimim?"dir değil mi? Tabii, kendinizin kim olduğunu sormanız ne de mânâsız geliyordur; ananız, babanız, kardeşleriniz, aileniz, okuduğunuz okullar, yetiştiğiniz yer, anılarınız, istekleriniz, fikirleriniz, duygularınız, seçimleriniz, beğenileriniz, utançlarınız, pişmanlıklarınız, sırlarınız...hepsi ama hepsi sizin özde bildiğiniz gerçektir... Öyle mi düşünüyorsunuz? Sizi siz yapan gerçekten bunlar mı? Siz sadece 'BU' musunuz yani? Peki bir gün hafızanızı kaybetseniz ve bunların hiçbiri size bir şey ifade etmese? O zaman siz 'SİZ' olmaktan çıkacak mısınız? Siz kimsiniz sevgili dostlarım? Biz kimiz? Bunu öğrenmeyi ne kadar istiyorsunuz?

Peki, yeniden hafızanızı kaybettiğiniz o örneğe dönelim; siz bu durumu yaşarken biri size gelip üstün becerileri olan, dünya üzerindeki birçok 'değerde' sizin parmağınızın olduğu biri olduğunuzu söylese... Sizin, aklınızdan geçen her şeyi -ki bunlar tamamen güzellikler olacaktır- ortaya çıkarma yeteneğine doğuştan sahip olduğunuzu söylese? Ve bu yeteneklerinizin sırlarını öğrenmek için kapınızda bekleyen çok, çok kişinin olduğunu, zaten bu dünyada bulunma amacınızın, üstün yetilerinizi diğerlerine aktarmak olduğu özellikle belirtilse... Ve zaten onların da sizdeki yetilere, hazinelere sahip olduğu ama bunlara ulaşabilmeleri için sizin bilgelik kazandığınız yolu onlarla paylaşmanız gerektiği söylense?

Kendinizi çok kötü hissederdiniz, değil mi? Çünkü anlatılan kişi siz değilmişsinizdir gibi gelir size. Hem kendi adınıza, hem de sizden yönelecek paylaşımla iz bulacak diğer insanlar adına, şu 'lanet' hafızanızı kaybetmiş olduğunuza söversiniz. Ama -bir süre gerekli olan bunalımı yaşadıktan- sonra kendinizi keşfetme yoluna çıkarsınız. Önce dış etkenleri araştırmaya başlarsınız muhtemelen; soyunuz, sopunuz, yazılı kimlik bilgileriniz... Buralardan iz sürerek kendinizi hatırlamaya çalışırsınız. Varsayalım ki tüm secerenizin yazılı kaynağına ulaştınız ve hatta duygusal bazdaki bilgilerinize de. Eee? Üstün yetilerinizi hayata geçirmenize yarıyor mu bu bilgiler? Kapınızda bekleşenlerin cevaplarını verebiliyor musunuz sahip olduğunuz bu bilgilerle? Hâlâ yüreğinizden 'tanımsız' olarak geçirdiğiniz mucizeleri gerçekleştirmekten uzaksınız, değil mi?

O zaman dostlarım, içe dönmeye başlarsınız. Ve o zaman fark edersiniz ki dışarıda kimliğinizi ararken, kılavuzunuz yalnızca zihniniz olmuş. Oysa sizin farkındalık için bir 'yürek kılavuzu'na ihtiyacınız vardır.

Hiç kolay değildir, hiç! Çıkılan bu yol, zihinle kalp arasındaki kadar uzaktır. Ah ne hoş bir benzetmedir bu.:) Mesafe zihnin kılavuzluğuyla bakıldığında epeyce kısadr. Oysa yürek kılavuzluğunda yol alırken, sayısız ara yola girip oyalanmanız gerekmektedir. Zihin tam da kendine verilmiş görev gereği, bir çırpıda o yolu katedebilir. Oysa kalp bu yola çıkarken daha nice ara yola girmek gerektiğini söyleyecektir size. O ara yollarda, bugüne kadar hiç görmediğiniz 'şey'leri görmeye ihtiyacınız olacaktır, kırgınlık yaşayarak bıraktıklarınızın omzuna tekrardan sımsıcak dokunmaya ihtiyacınız olacaktır, dipsiz karanlık gibi görünen bazı ara yollara varıp, oralarda birer ışık yakmaya ihtiyacınız olacaktır ve yolllar boyu, temizlenerek, arınarak, öğrenerek, bırakarak, güvenerek, ağlayarak, gülerek, savaşarak ya da yepyeni alanlar işa ederek yolu tamamlamanız gerekecektir.

Ve -inanıyorum ki- başka hiçbirşey yapmanıza gerek kalmaksızın, hafızanızı kaybettiğiniz o anda size anlatılan üstün yetileri olan 'SİZ', bu yolun sonunda elinde doğanın en güzel nimetleriyle sizi karşılıyor olacaktır. Gördünüz mü, hiçbir özel çabaya gereğiniz kalmadı; yalnızca rehberinizi doğru seçtiniz. Zihin değil, kalp!

Şimdi sevgili dostlarım, buralara uğramam zaman zaman gecikirse, bilin ki ara yollar inşa ediyorumdur. Benim bir 'kontratım' vardı; bugüne kadar yaşamak. Bundan sonrasını kendim yazacağımı söylemiştim bir vakitler. Şimdi önümdeki kocaman boş sayfaları, altın rengi kalemlerle yazmaya yol alıyorum. Bu cümleyi okuyan kimileriniz 'zorlu' bir şeylerden bahsettiğimi düşünecektir eminim. Bu cümlelerim sizin aynanızdır sevgili dostlarım, zor olacağını siz düşünüyorsunuz. Bu benim için çok eğlenceli, heyecanlı ve çocuksu bir neşeyle gidilecek bir yol olacak. Ve zaten o yüzden bu yola çıkarken olgun bir insanın çantasına korkuyla doldurduğu araç gereçler yanımda olmayacak. Sadece sembolik bir şey; belki pırıl pırıl parlayan bir yıldız. İstediğimde beni aydınlatacak, istediğimde ısıtacak, istediğimde top gibi oynayacağım onunla... Hiçbir hırsızın çalmaya değer bulmayacağı kadar 'gösterişsiz' bir yıldız bu. Ama hiçbir insan zihninin kabul edemeyeceği kadar da yetenekli-becerikli-varlıklı ve değerli bir yıldız... Ha belirtmeliyim ki bu yolculuk yalnız ve ıssız olacak gibi görünse de, asla yalnız değilim. Hele ki ortalık ıssız hiç değil. Anlayacağınız alışık olunduğu üzere kendini bulma yolu artık o bildik soğuk, yalnız, sessiz, acılarla dolu, kederli bir yol değil. Artık her şey çok değişti. Tüm bunlar eskidendi.:) Şimdi dilediğiniz zaman istediğiniz kalabalığa girip, oradaki yüzlerce dostunuzla ya da aile üyelerinizle coşkulu bir partiye katılabilirsiniz. Veya sessiz bir köşede oturup, yolun ayaklarınızın altında kaydığını hissederek bekleyebilirsiniz de. Seçim size ait. Dedim ya, yolun nasıl sürmesini istiyorsanız öyle olacaktır. "Acı çekmedim, keder yaşamadım, yalnızlığın dibine vurmadım, ben kendimi bulma yolunda değilim," diye düşünmek artık tamamen eskide kaldı. (Şu an 'sen neden bahsediyorsun?' diyenlerinizi görebiliyorum yüzümdeki kocaman bir gülümsemeyle.:)))

En büyük dileğim o yollardan hepiniz için paketlerle dönebilmektir. Paketleri açarken, içinden henüz sahip olacağınız yepyeni armağanlar çıkacağını ummayın lütfen, sizlere sizlerin bıraktıklarını hatırlatacak, size sizden şeyler getirmeyi diliyorum. Ve öyle de olacaktır...

Bir de merak ediyorum; hayatınız boyu sayısız kere sözlük karıştırmışsınızdır ama hiç 'BEN' kelimesini sorguladığınız oldu mu? Hatta bir de 'EGO'ya bakın isterseniz. Aradaki fark -bence- çok açıktır.;-)

Hepinize yürek dolusu sevgiler...

8 yorum:

ABİ dedi ki...

dört kelime ile; olağanüstü bir yazıydı bu..

Geveze Kalem dedi ki...

Ah be güzel abim be, (valla bunu blog adın olduğu için yazmıyorum, bu lâf buraya çok yakışacak;-)) şu olağanüstülüğün sana ait olduğunu bir bilsen! Hani bir lâf vardır ya, iltifat alınca "o senin güzelliğin" dersin. Olay tam olarak böyle.:) Sen bu bahsettiklerimde olağanüstülük görüyorsun çünkü sana 'ben' aynasından bu yazılar öyle yansıyor.:)
Sevgiler abim.;-)

sufi dedi ki...

"Kırgınlık yaşayarak bıraktıklarının omzuna tekrardan sımsıcak dokunmaya ihtiyaç" duyarak başlayacaksan bu yola ve sen senden soyunup giyineceksen HEP'i sırtına ve senden sen değil de O konuşacaksa birgün ve biz elele seninle sendeki onu dinleyeceksek;Bizlere bizlerden armağanlar getir razıyız, seni elindeki o değerli yıldızdan tanırız zaten...Sevgilerimle dilek.

Primarima dedi ki...

Yorum yapamamki şimdi ben bu yazı üstüne, oturup düşünürde düşünürüm, aklınıza ruhunuza sağlık yine harikaydı yine öğretici yine akıl karıştırıcı ve düşündürücü oldu:):)

Geveze Kalem dedi ki...

Sevgili Sufi Dilek, ne güzelsin... ne güzel!:))

Sevgili PrimaRima(Ebru), her şey böyle başlıyor zaten; düşünmekle.;-)
Sevgilerimle...

ayşegül dedi ki...

Irak'ın HASAN TAHSİN'i, İşgalciye karşı halkına bayrak olacak, mücadele umudu doğuracak ilk eylemlerden birini yapan IRAKlı gazeteci Zeydi'ye Türkiye Gençlik Birliği olarak desteğimizi göstermek için 20 ARALIK Cumartesi günü saat 12:00'de ATTİLA İLHAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde buluşuyoruz. Daha sonra eylem için ABD Büyükelçiliği'ne geçeceğiz.
Eylemimiz,eski ayakkabıların elçilk
binasına fırlatılmasıdır !



ZAMAN DAYANIŞMA ZAMANI
HEP BİRLİKTE
İŞGALCİLERE EN BÜYÜK YANITI
VERMEK İÇİN

YA İSTİKLAL
YA ÖLÜM
DİYENLERİ
SELAMLAMAK İÇİN

T G B
adına Ayşegül Yazıcı


www.tgb.org.tr

Brajeshwari dedi ki...

Yolun açık olsun Geveze Kalem.Hoş bir patikaya saptık yazınla beraber. Sevdik orayı. Bizi zihninle değil, kalbinle ağırladığın için belki de..Ben bu yazıyı çok sevdim. Yıldızın hep parlasın, eline aldığında ısıtsın yüreğini ve yolunu aydınlatsın.Bize bizden hediyeler getirsin bir de..

Sevgilerimle..

Geveze Kalem dedi ki...

Brajeshwari'm, hepimizin yıldızı parlasın.:) Böyle şeyler okuyunca enerjimi şarj etmişim gibi geliyor.