Çorba!

|
Dereotu tohumundan yosun yetiştiren tarihte başka kişi var mıdır bilemiyorum ama ben bunu başardım.:) Yok arkadaş, ben çiçek miçek yetiştiremiyorum, bunu kabul etsem iyi olacak. Sonunda bütün çiçeklerimi babama postalayacağım galiba, garibanları ölümün eşiğinden kurtarmak için.

Neyse efendim, son zamanlarda ben epey derin yüzüyordum. Yok, aslında derinlerde yüzmüyordum da derinlerde yüzebilmek için hazırlık yapıyordum diyelim. Baktım daha araç gereçlerim hazır değil, yine su yüzüne çıkıp nefes alayım dedim. Hani şöyle zihni boşaltmak, diğer sayfada karaladıklarını birazcık unutmaya çalışmak vs. Şu sıralar her şeyi biraz deliliğe vurasım var. Hayatla dalga geçmek isteğim var. (Hayatla dalga geçmek nasıl oluyorsa artık. Ben onunla dalga geçmeye çalıkştıkça bir bakıyorum o beni karşısına almış kahkahalarla gülüyor. Olsun be!:)) Ha delilik demişken, geçenlerde yazdığım bir öyküde deli karakteri çok beğendiğim bir söz etti. Valla onu ben seslendirmiş değilim, kendi kendine pırtlatıverdi.:) Şöyle ki; “Gerçi adam demiş, ‘İnsanım, öyleyse özgürüm. Özgürsem sorumlu olmalıyım(J.P.Sartre),’ diye ama bilememiş; sorumlulukla özgürlük bir bünyede barınmaz. Biri akılda, diğeri bedende yaşar. Düşün yani; sorumluluklarını, bedenin olmadan nasıl yerine getirirsin? Ha? Ama özgürlüğün bedene ihtiyacı yok. Aklın özgürse özgürsündür kardeşim. Ben de ne yaptım? Yerleştirdim özgürlüğü aklıma, ne sorumluluğu kaldı ne bir şey.” diyor deli kahramanımız. Yazdıktan sonra düşündüm de, ikisini birleştirebilmek büyük mesele. Aklın diyor kalk gidelim, beden diyor b.k yeme otur! Veya tam tersi. E nasıl olacak bu iş?

Uzun zaman önce Kayıp Romanlar(Bekriya) ve daha sonrasında Cadılar Kampı(Belgin) beni 'Takıntılarınız' konusunda sobelemişti. (Yahu şuna sobe demek sahiden çok mânâsız geliyor bana. 'Elim sende' falan denseymiş bari.:)) Bunu öğrendiğim ilk zamanlar yazsam, birçok takıntımı dökerdim ortalığa. E ama araya zaman girdi ve ben bu süre içinde biraz törpülendim.(:P) Dolayısıyla bazı takıntılarımdan çok çabuk kurtulduğumu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ama özellikle bir tanesi var ki, bunun için daha uğraşmam gerekecek sanırım; su meselesi! Şöyle ki, içtiğim suyun ve bardağın durumu benim için hep önemli olmuştur. Bir kere suyun tadı hem damak zevkime uyacak hem de kesinlikle kaliteli bir su olduğundan (hijyenik, berrak vs.) emin olmalıyım. Ve bardak pırıl pırıl parlamalı, bulaşık makinesinde yüksek ısıyla yıkandığını belli etmeli.:) Ayrıca bir kere su içtiğim bir bardak asla ikinci sefer için kullanılmamalı. Tuhafsa tuhaf, ne yapayım!

Diğer takıntımı yenmek için şu sıralar muazzam bir enerji harcadığımı söylemeliyim. Çamaşırlar asılırken kullanılan mandalların tek renk olma özelliği... Mesela en tercih ettiğim durum, tüm çamaşırların aynı renk (ki beyaz ve mavi ilk tercihimdir) mandalla asılmasıdır. Eğer yetmiyorsa, çamaşırlığın bir kanadının kesinlikle aynı renk mandalla doldurulmasıdır. Eğer o da olmuyorsa mutlaka bir çamaşırda kullanılan mandalların aynı renk olmasıdır. Yani bir gömleğin bir tarfına başka diğerine başka mandal kullanmak benim aklımı çok meşgul eder. Ya aslında daha bitmedi.:) Çamaşırları asarken de renk gamının önemli olduğunu düşünürüm. Mesela maviden beyaza açılan, ya da kırmızıdan sarıya açılan bir renk gamı göze çarpmalı. Of, saçma bu ya! Niye kendime bu eziyeti yapıyorum ki?:(

Bu 'elim sende'cilikte(!) kim yazmak isterse, buyursun. Ama yazmanızı tavsiye ederim. Çünkü yazarken saçmalığını daha kolay görebiliyorsunuz. Belki bırakmanıza yararı olur.:)

Diğer bir 'Elim sende'cilik, sevgili Mücevher Kutusu'ndan gelmişti; Mutluluk fotoğrafları. Mutluluğun uzun zamandan beri tek bir fotoğrafı ilk sırada gelir benim için. Budur!:)

Diğeri de artık sonsuz bir istek duyduğum fotoğraftır.
Artık tüm içtenliğimle hayatımın dengeye gelmesini istiyorum. Yalnızca dengeye...

Bu postun konu başlıklarından en sonuncusu da malum yeni yıl meselesi olsun. Bilmem sizler de aynı şeyleri hissediyor musunuz, bu yıl sahiden çok başka olacak gibi geliyor bana. Hani her yıla 'Yeni Yıl' deriz ya, aslında başladıktan sonra hiç de yeni olmadığını anlarız çarçabuk. Eski yılın devamıdır basbayağı. Ama bu 2009 bana gerçekten YENİ olacakmış gibi geliyor. Heyecanlanıyorum!:) Hepinize de tam olarak şöyle bir yıl diliyorum.Gülelim yahu! Gülmek bulaşıcıdır!;-)
Bu post biraz çorba oldu galiba değil mi? Eh o zaman adı da Çorba olsun.:)))

19 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

Ben bu yazini senden haber almak adına sevdim. Çırba güzel olmuş yani.

Mandallar korkuttu beni yanlız. :)Sonra mutluluk fotograflarinda unuttum mandalları..

Çok sevgilerimle Gevezecim..
İyi yıllar diliyorum bir de...

Geveze Kalem dedi ki...

Brajeshwariciğim,:)
Sana mail amıştım birkaç gün önce. Ben de senin hâl hatırını soruyordum. Almadın mı?
Sana da çooook güzel bir yıl diliyorum.:)

duygu dedi ki...

aaaa süper yaa bende mandal konusunda takıntılıyım. ama sadece mandal... yani çamaşırların ahengine bulaşmadım henüz... onları rahat bırakıyorum da mandalların canını çıkarıyorum. benim takıntımda açık renk çamaşırlara kesinlikle zıt renk mandallar takmak. beyaz çamaşıra asla beyaz renk mandal takmam. şöyle çamaşırlığa uzaktan bakınca gökkuşağı görüntüsü olmalı. ama aynı çamaşırda zıt renkte ama birbirinin aynı renk mandallar. karışık oldu dimi :)
neyse bitiriyorum ve diyorum ki, karmaşadan uzak ve rengarenk bir yıl senin olsun...
sevgilerimle...

siirimsi dedi ki...

takıntılar

aslında ne kadar çok zorlaştırıyor hayatımızı...

Geveze Kalem dedi ki...

Duygu, yorma kendini, benim gibi biri anlamayacak da kim anlayacak?:D
Süpper yıllar da sizin olsun efendim.;-)

Ferkül, ya sorma ne gereksiz oluyor bazıları. Acaba nereden yapışıp kalıyor bu takıntılar bize?
Mutlu yıllar...

sufi dedi ki...

Sevgili geveze,
"her halinle güzelsin
hata bulmak kusur bulmak zor sende"
diye bir eski şarkının sadece bu kısmını hatırladım senin için.
Düşünen geveze,
sorgulayan geveze,
mandal ve bardak su takıntılı,
Derinlere dalıp,
teçhizatı eksik diye su yüzüne çıkan,
Ne zaman yeniden dalacağı belli olmayan sen çok yaşa mutlu ol e mi?
Mutluluğunun tek fotoğrafı muhteşem. sevgilerimle dilek.

Benim Hayatim dedi ki...

Resme bayıldım!
Mandal konusunda yanlız değilmişim demek ki :)

2008 fos çıktı 2009'dan bende çok umutluyum :)

Mutlu Yıllar!

Geveze Kalem dedi ki...

Sevgili Dilek,
Sen çok tehlikelisin yahu.:)) Adamı bir çırpıda şımartıverirsin alimallah.;-)
Güzel sözlerin ve inceliğin için ne desem bilemiyorum, teşekkür kabul eder misin?
Sevgilerimle...:)

Aysuncuğum, oh oh ne iyi alnız olmadığımı bilmek.:) Ama ben bir karar almıştım geçenlerde; dedim ki tek renk mandal alayım olsun bitsin. Hani şu ahşaplar var ya,onlardan alsak? Gerçi onları da eskiden hatırlıyorum demirleri paslanıp çamaşıra bulaşıyordu. Ya da en iyisi çevredeki kişilerin mandallarıyla değiş tokuş etmek. Çünkü mandal kutuları ne hikmetse hep renkli mandallar şeklinde satılıyor.
Aman neyse ya, bu konu uzar.:)
Mutlu ve özlediğin bir yıl dilerim...

Brajeshwari dedi ki...

Aldım Gevezecim..
Niye cevap yazmadim nasil aciklanir ki, iyiyim biraz hastayim demişimdir okuyunca mailini, bir de gülümsemişimdir mutlaka.Senin ben cevaben yazmadan, haberimi alacağını düşünerek belki de..:)

Geveze Kalem dedi ki...

Bak işte ben de mailimi almadığını düşünmemiştim hiç.:) Demek her şey yolunda diye geçirmiştim içimden.;-)
Aaa, ama dur bak sana mail atıyorum şimdi bir şey söyleyecektim unuttum.:)

Primarima dedi ki...

Çorban çoook lezzetli olmuş gevezekalem...10 üzerinden 10 verdim gitti.Mutlu ve sağlıklı yıllar dilerim:)

Pilli Petro dedi ki...

çorba olmuş ama sıcacık ne güzel işte:)

iyi seneler diliyorum :)

Cocukla Cocuk dedi ki...

Çorbanı keyifle tattık , Geveze Kalem. Bu yıl bana da çok farklı olacak gibi geliyor, bir süredir sonlandırılamayan beklentilerim bir yol bulacak, hissediyorum.
Mutluluğun fotoğrafına bayıldım.
Herşeyin gönlünce olduğu bir sene diliyorum.

Tabiat Ana dedi ki...

hmmm bu soğukta çorba en iyisi :)) ellerine sağlık :)
mutluluğun resmini abidin çizmişmi bilmem ama gerçek anlamıyla sizin fotoğraf makinasının görüntülediği kesin.Mutluluğunuz sağlığınız 2009 da da azalmasın- artsın tüm sevdiklerinle beraber

elektra dedi ki...

sevgili geveze, kocaman sarılmalarla dolu, mutlu, umutlu bir yıl olsun bu yıl. bak ilk sarılma benden oldu bile. :)sevgiler...

s. dedi ki...

canım ben de yeni yılını kutlayayım istedim.
daha nicelerine sevgi sevinç huzur ve sağlıkla...

ozgurruya dedi ki...

Efendim biraz geç olacak ama yeni yılınız kutlu olsun. Sağlıklı ve kucaklar dolusu mutluluk yaşayacağınız güzel bir yıl geçirmeniz dileğiyle sevgilerimi sunuyorum.

Geveze Kalem dedi ki...

Prima Rima Ebru, valla kendimi yemekteyiz programında gibi hissettim.:P
Afiyet olsun. Dur bir bakayım, senin yemeklerin ne alemde.;-))

Bekriyacığım, sana da iyi seneler. Hadi soğutmadan iç çorbanı.:P

Sevgili Çocukla Çocuk(Siz şimdi çoğul olunca, hani diyorum isimleriniz olsa da öyle hitap etsem;-)) Eğer hissediyorsan kesinlikle olacak demektir. Umarım beklediğin gibi olsun ve çook güzel bir yıl olsun.
Sevgilerimle...

Tabiat Anacığım, hepimizin fotoğraf makinelerinde ne çok mutluluk fotoğrafı var değil mi? Sana, hepimize bol mutluluk fotoğraflarının yer aldığı bir yıl diliyorum.
Sevgilerimle...

Elektracığım o sen miydin? Bir anda böyle sıcak bir şey hissettim, meğer sen sarılıyormuşsun.:P :))
En kocamanından bi'mukabele.;-)
Sevgiler...

Sevgili SS, sana da en güzelinden, en sağlıklısından, en başarılısından, en dilediğin türden bir yıl diliyorum.
Sevgilerimle...

Özgürrüya,benden daha geç kalmadığın kesin.;-) Hem iyi dileğin zamanı mı olurmuş? Ben de sana her alanda bolluk yaşayacağın bir yıl diliyorum.
Sevgilerimle...



Ve ben tüm dünyaya en derin, en uçsuz bucaksız, en katıksız, en geniş sevgi, huzur, sağlık, bolluk,barış dileklerimi iletiyorum. Artık her alandaki insanların bilinçlerinin yükselmesini diliyorum.

Ebru Oğuş dedi ki...

takıntılıyım takıntılısın takıntılı! yaz yaz bitmez, ben en iyisi yazmayayım. hayatın gerçekten su gibi geçtiği tarafımca bir kez daha anlaşılmıştır, dört gözle beklerken bitti gitti, arkasından bakakaldık öylece. ama daha niceleri olacak biliyorum. onun için çok mutluyum:-)