DENGE!

|

Bir insan büyüyor elimde...evimde... Hayata meraklı. Öğrenmek istiyor, her şeyi. Deneyimlemek istiyor...

Kurcalamak istiyor, karıştırmak istiyor, bazen bozmak, bazen yapmak, dokunmak, ellemek, hissetmek, gözlemek...

Gözlüyor ve taklit ediyor. Bazen bir insanı, bazen bir salyangozu...

Bir insan yavrusu büyüyor elimde, evimde, hemen yanıbaşımda... Onunla ben de büyüyorum çoğu kez. Geçen gün ilk defa bulaşık teli gördü. Pakedini iştahla, merakla açarken onu izlemek harikaydı. Benim için o yalnızca bulaşık teliydi. Bildiğin tel işte! En el oyalayan, sıkıcı işlerden biri için kullanılan herhangi bir tel yumağı. Ama onun için sanki yepyeni bir gezegen keşfiydi. Elini dokunduğunda düşündüklerini, hissettiklerini hiçbir zaman bilemeyeceğim ama dedim ya, izlemek harikaydı. Epeyce kurcaladı. Çekti, büzdü, meraklı bakışlarını telden çevirmeden birkaç soru sordu bana. Cevapladım. Duydu mu bilmiyorum, cevapları önemsememiş gibiydi.

Sıkıldı. Fırlatıp bir köşeye, gitti. Giderken elini dokunduğu duvarda gri parmak izlerini gördüm. Hemen arkasından koşup ellerine baktım, kül rengine dönmüştü o küçük tombul parmakları. Beyin kıvrımlarımın harekete geçiren, belki saliselere sığan birkaç sorudan sonra, o rengi bulaşık telinin verdiğini fark edebilmiştim. Ellerini yıkadık birlikte, telin boyadığını anlattım. En tatlı gülümsemesiyle, "Boya gibi," dedi. Yeni bir keşif serüveni başladı onun için. Teli bir solukta kaçırdı mutfaktan. Odasına gidip kocaman bir kâğıt aldı. Boyamaya başladı...boya gibi... Daha ikinci hamlede kâğıdın yırtıldığını gördü. Üçüncü hamlede, kuvvetle bastırdığında parmağına batabileceğini... Canı yandı... Ağladı... Bana sarıldı... Sevgime sığındı. Sevginin acıyı dindirebileceğini bir kere daha 'sıkılmadan' deneyimledi.

Ama bir daha bulaşık teline 'bulaşmadı'.

İnsanoğlu keşfediyor, deneyimliyor... Acıların sınır çizdiği yere kadar yükseltiyor vitesini. Hızını hep artırıyor. Öğreniyor, keşfediyor ama ne yazık ki her zaman 'iyi' olanı değil. Ve bir gün acı yağmur gibi üstüne yağıp, sel gibi sürükleyince yaşamını, anlıyor! Hatalarını sorguluyor.

* * *

Haberleri izliyorum akşamüstü. Nasıl tarif etmeli bilmiyorum, belki tek kelimeyle 'sefalet' demeli. Sefalet içindeki yüzlerce insan, aile, boş bir çırpınışla çamura bulanmış tencerelerini, bir daha iflah olmayacağı belli yün yorganlarını çamur deryasından kurtarıp, aklama çabası içinde. "Neyiniz kaldı geriye?" diye soran haberciye, değersiz üç beş eşya kalıntısını gösterip, "Hepsi bu," diyorlar. Klasik cümleler ardı ardına patlıyor ağızlarda, "Başbakan derenin intikamı ağır olur dedi, bu derenin yatağını daraltan onlar, dere intikamını bizden aldı!", "Tek bir yetkili gelmedi!", "Devletimiz nerede?", "Bunun hesabını kim verecek?", "Bize kim el uzatacak?"...

Diğer taraftan ikdidar partisi-muhalefet partisi komedisinde de replikler aynı, CHP şunu dedi, AKP bunu dedi, suçlu CHP, suçlu AKP, senin dönemin, benim dönemim... Hatta Büyük Şehir Belediye Başkanı, bir basın toplantısında tüm Türkiye'nin önüne, elinde oğlumun bile daha iyi resmedebileceği A4 kâğıdı üzerine fosforlu kalemle gayriciddi çiziktirilmiş bir 'belge'yle çıkıp, kendini savunmaya çalışıyor. Heyhat!

Tüm bu sıradan, tekdüze, içeriksiz, yersiz, sorgulamasız, eskaza edilmiş sözlerin içinde bir tanesi var ki, benim akşam üzeri televizyon karşısında ağlatmayı başarabildi.

"Neyiniz kaldı selden geriye?"

"Hiçbir şey abi. Hani bir bebek doğar da çırılçıplaktır, her şeyi sıfırdan öğrenmeye, yapmaya başlar ya, aynı öyleyiz şu anda!"

İşte asıl mesele bu! Bu seller, depremlerle yıkılan binalar, kayan topraklar, tümü, doğanın intikamı falan değil. Dünya tek bir insanoğlundan bile intikam almaya çalışmaz. O yalnızca YAŞAMAYA çalışıyor! Kendini onarmaya çalışıyor. Kendini insanoğlunun varlığına rağmen dengeye getirmeye çalışıyor. Dünya yaşarken, ölü kılıfından sıyrılmaya ve yeni dünyayı yaratmaya çalışıyor. Hem de kim için biliyor musunuz, yine insanoğlu için.

İnsanoğlu, lütfen yaşarken yeniden doğ sen de! Bu yaşanan sel, diğer felaketler, hepsi bir ders olsun sana. İnsanca şartlarda yeni bir anlayışa gelebilmen için 'ağır' bir ders olsun. Şimdi sıfırdan başlaman uygun görülmüşse sana, bunun kıymetini bil. Bu hâlinin, elindeki üç beş eşyayla yaşadığını sandığın o eski düzeninden çok daha 'şükretmeye değer' olduğunu fark etmeye çalış, lütfen. Bugün, maddi her şeyini yitirmiş bir kulun kalan son eşyalarını yağmalamayı seçen SEN, sanıyor musun ki yarının 'zengin' ve huzurlu olacak?

Seni aciz olduğun duygusuyla doldurup, o yaşamı yaşamaya mecbur edenlere artık prim verme insanoğlu. Sen güçlüsün! Tahmin edebileceğinin çok üstünde, GÜÇLÜSÜN! Hem tüm yaşamını, hem de bilincini, yeniden, layığıyla yükseltebileceğine inancın tam olsun.

Her şey bizler için... Üstadın dizeleri gibi...

İnsanlığa

Sizin için, insan kardeşlerim,

Her şey sizin için;

Gece de sizin için, gündüz de;

Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;

Ay ışığında yapraklar;

Yapraklarda merak;

Yapraklarda akıl;

Gün ışığın da binbir yeşil;

Sarılar da sizin için, pembeler de;

Tenin avuca değişi,

Sıcaklığı,

Yumuşaklığı;

Yatıştaki rahatlık;

Merhabalar sizin için;

Sizin için liman da sallanan direkler;

Günlerin isimleri,

Ayların isimleri,

Kayıkların boyaları sizin için;

Sizin için postacının ayağı,

Testicinin eli;

Alınlardan akan ter,

Cepheler de harcanan kurşun;

Sizin için mezarlar,mezar taşları,

Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;

Sizin için;

Her şey sizin için. (Orhan Veli)


Her şey bizim için. Neden öğrenmiyoruz? Neden göz göre göre aynı yanılgılara kaptırıyoruz kendimizi?

Acının sınırına gelince sevgiye sarılıyor oğlum. "Anne öp, geçsin," diyor. Sevgiyle dokunuşum acısını onarıyor. Çünkü aslında acıyan bedeni değil, yüreği. Eline batan tel, parmaklarını acıtmadı aslında, yine bir hataya düştüğü duygusuyla dolan yüreğini acıttı. Ve yürek acısının tek ilacı; Koşulsuz Sevgi. Neden artık sevgiye, 'bir'liğe yer açmıyoruz yaşamlarımızda?

Bir gün, bu kadar güçlü yağışları SEL olarak değil, 'Bereketli Yağmur' olarak, şenlikle kutlamamız dileyiğle,

Ve sevgiyle...



12 yorum:

minimalist dedi ki...

İnşallah dediğin gibi hatalarını sorguluyordur; bu zihniyetle bir yere varılamayacağını anlamıştır; gücünün ve bu güçle "bereketli yağmurları" yağdırabileceğinin farkındadır.

Ellerine ve diline sağlık...

Ayşe dedi ki...

evet,her şey bizim için....

ne kadar geniş bir tanım değil mi?
''her şey''
düşündürücü...

çok güzel bir yazı olmuş.
sevgiler.
:)))

Cocukla Cocuk dedi ki...

Geveze Kalem cim, bütün bu sefalet bize doğaya müdahale etmemeyi onu incitmemeyi öğretir inşallah.
Özellikle iktidar kavgalarına sinir oldum, tamam dersimizi aldık, çarpık yapılaşmaya son diyebilseler, bizim hatamızdı deseler, yürekli olabilseler.

Primarima dedi ki...

Ne güzel yazmışsın yine...birde bu açıdan bakmak lazım...haklısın.

Geveze Kalem dedi ki...

Minimalist arkadaşım, adını yine mi değiştirdin?:)
Evet dediğin gibi inşallah ders oluyordur herkese. Zaten olmuyorsa da yapacak bir şey yok, seçim kendilerinin.
Sevgiler...

Ayşeciğim, Orhan Veli'nin bu şiirini Bozcaada tatilim sırasında kaldığımız otelin bahçesinde görmüştüm. O zaman daha anlamlı gelmişti bana. Çünkü tam da, "her şey güzelken hayat güzel de, neden işler ters gitmeye başladığında hayat kötü olsun ki?" diye düşünüyordum.:)
Sevgiler...

Çocukla Çocuk, ah o yüreklilik... nerdeee!:) Sahiden ayakta alkışlardım. Ben artık eski zihniyetli siyasetçilerin bir çırpıda değişmesini istiyorum. Mümkünse sade vatandaş gibi de düşünebilen, ama becerisi, cesareti, özgüveni en iyi derecelerde olan siyasetçiler...
Sevgilerimle...
(Not: Acil siparişlerimi bitirmeye çalışıyorum, sonra kapınızı postacılar çalacak.;-))

Prima Rima Ebrucuğum, teşekkür ederim. Bizim bakmamız ne işe yarıyor ki? Asıl bakması gereknler bakabilse keşke.:))
Sevgiler...

ABİ dedi ki...

çok güzel, çok içten, çok samimi...

Ebru Oğuş dedi ki...

özlemişim okumayı, herşey bizim için de, keşke biz de bunun farkına varabilsek...

Belgin dedi ki...

Gevezem, bizler insan olmayi beceremedikce, dengeyi saglayamadikca, kisacasi yattigimiz uykudan uyanmadikca daha cok yasariz böyle olaylar. Umarim yakin zamanda senligi, benligi birakir birlik olmayi basarir ve uyaniriz artik..

Sevgilerimle

Belgin dedi ki...

Bayramin kutlu olsun Gevezem:))

Fashistanbuller dedi ki...

Öykü Atölyesi'nden cevap alamadım. Bir de buradan sorayım dedim.

Neden uzun zamandır yeni kelime ve foto verilmedi acaba?

Ne zaman verilecek?

Cevap verebilirsen çok sevinirim.
Tşk.

GULTEINEN ENKELINI dedi ki...

Cok cok guzel.. cok yasam gibi; cok dusundurucu...
eline saglik..

(not:ay kiyamadim o tombulcuk parmaklara aciyinca :-( benim yerime de oper misin?)

Belgin dedi ki...

Gevezem yeni Headerin cok güzel olmus, ellerine saglik:))